1. YAZARLAR

  2. Ecem Kalkavan Çubukçu

  3. -6 Derecede Dünya
Ecem Kalkavan Çubukçu

Ecem Kalkavan Çubukçu

Yazarın Tüm Yazıları >

-6 Derecede Dünya

A+A-

Denizcilik, neresinden tutarsanız tutun, hayatınıza hareket getiren bir iş. İster gerçek anlamda denizde yani gemide çalışın, isterseniz kara kısmında yer alın; aksiyon garanti!

Bu noktada, bir adet Emrah şarkısından alıntı yapıp (bk. Götür Beni Gittiğin Yere), yazıma arabesk tat katmayı uygun buluyorum.

Çünkü işim beni daha evvel gitmediğim, son derece soğuk bir ülkeye götürüyor: Polonya’ya...

Özellikle başkent Varşova’nın, yukarıda çizdiğim tablodan son derece uzak bir sanat geçmişi olduğunu söylemeliyim. Zira, dünyaca ünlü piyanist Frederic Chopin Polonyalı.

kalkavan_subatyazi.jpg

Adının verildiği havalimanının yanı sıra, gerek müzesi ile gerekse her yıl adına düzenlenen festivallerle bolca anılıyor. Bu küçük Avrupa ülkesinin, tam yüz altmış sekiz sene önce kaybettiği piyaniste sımsıkı bağlı kalmasını hayranlıkla izliyorum. Müzedeyken gördüğüm ve dinlediğim eserler, endorfin katsayımda ciddi artış sağlıyor, mutlu oluyorum. Dış dünyaya döndüğümüzde ise, soğuk rahat vermiyor. Hep ensemizde! Böyle kuru kuru, acı acı. Termal giysiyle bile dizi kesen cinsten.

-6 dereceye inat ilerleyerek kahve dükkânına varıyoruz. Bardak ellerimin arasında, yüzümü cama dönüyorum. Şehir sararmış binalarıyla eski bir görünüme sahip. Ancak, yer yer yükselen cam yapılar “Değişiyoruz canım, az sabredin…” der gibi. Şoförümüzden öğrendiğimiz kadarıyla, komünizmden kapitalizme geçen otuz yıla yakın sürede, Polonyalılar birçok değişim yaşamışlar. Mesela ilk açılan McDonald’s büyük olay olmuş, açılışa dönemin cumhurbaşkanı dahi katılmış.

Alım güçleri artmış. Ev almak için halen çok çalışmaları ya da yıllarca kredi ödemeleri gerekse de, gıda ürünleri gibi hayati ihtiyaçlara erişimleri kolaylaşmış. Yine de “Çocukken yılbaşında aldığım en güzel hediye 2 portakaldı” dediğinde üzülüyorsunuz.

Katolik olan şoförümüz tarihin getirisiyle, Ruslara Almanlardan daha temkinli yaklaşıyor. Dediğine göre, Almanlar geldiği zaman ihtiyaçları olanı alır, kalanı insanlara bırakırmış. Ruslar ise ne var ne yok her şeyi alır, insanlara yaşam kaynağı bırakmazmış. Savaşlar ve işgaller sonrası ülkeden çok sayıda insan kaçmak zorunda kalmış. Avrupa’nın değişik yerlerinde yaşayan çok sayıda Polonyalıya şaşırtıcı bir örnekse Polonya prensi. Yanlış anlamadıysam, kendisi şu an İskoçya’da yaşıyormuş. Havaalanına vardığımızda şoförümüze teşekkür ederek uzaklaşıyoruz. Bizi yine aynı şey karşılıyor. Tek kelimeyle “Soğuk!”.

Kışa teslim olduğumuz bugünlerde, tercihimi portakallı çaydan yana kullanıyorum. Kendimizi de, içimizi de sıcak tutmamız dileğiyle…

Bu yazı toplam 6712 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar