1. YAZARLAR

  2. Prof. Dr. Uğur Özgöker

  3. KKTC’de Yeni Dönem ve Türkiye-Kıbrıs-AB İlişkilerinin Geleceği
Prof. Dr. Uğur Özgöker

Prof. Dr. Uğur Özgöker

Yazarın Tüm Yazıları >

KKTC’de Yeni Dönem ve Türkiye-Kıbrıs-AB İlişkilerinin Geleceği

A+A-

Geçen hafta KKTC’ de yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunu, sol blokun desteklediği eski Lefkoşa Belediye Başkanı Mustafa Akıncı sağ bloğun desteklediği 3. cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’na karşı yüzde 60’a yüzde 40 oyla farklı bir şekilde kazanarak KKTC’nin 4. cumhurbaşkanı oldu. Bu sonuca da en çok Rumlar sevindi. Çünkü Kıbrıslı Türk “saf” solcular 40 yıldır dış müdahaleler olmasa Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların barış içinde ve eşit şartlarla bir arada yaşayabileceği ütopyasına inanmışlardır. Böylece adadaki İngiliz-Yunan ve Türk yabancı askerleri çekilerek Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar “Kurucu Devlet” statüsünü alacak şimdiki fiili durumu yani GKRY (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) ve KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) birleşip iki toplumlu, iki kesimli, eşit haklara sahip  AB üyesi olan bir yeni “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti” kurup barış ve refah içinde yaşayacaklardır. Kıbrıslı Rumları en ümitlendiren ve sevindiren konu ise Sayın Akıncı’nın daha yemin edip cumhurbaşkanlığı görevini bile devralmadan önce, Rumlar'ın ekonomik ve siyasi bakımdan çok önem verdiği 300'den fazla otelin ve lüks mağaza ile İngiliz Kraliyet ailesi, petrol zengini Araplar ve Sofia Loren gibi ünlülere ait lüks gayri menkullerin bulunduğu, 40 yıldır pazarlık için gayri meskun olarak tutulan kapalı Maraş bölgesinin BM gözetiminde Rumlar'ın yerleşimine açılmasına izin vereceğini ifade etmesidir. Sayın Akıncı 40 yıldır farelere ve yılanlara terk edilen bu muhteşem tatil ve yerleşim bölgesinin uluslararası anlaşmaların ve pazarlıkların sonucu beklenmeden Rumlar'ın yerleşimine açılmasına izin vereceğini söylemesi Rumlar'ı hiçbir taviz vermeden amaçlarına ulaştıracağı için ziyadesiyle memnun etmiştir. Ayrıca Sayın Akıncı daha seçim mazbatasını almadan Kıbrıs’ta garantör devlet olan ve KKTC bütçesinin çok büyük kısmını sağlayan Türkiye ile siyasi ilişkilerini Anavatan-Yavruvatan ilişkisi şeklinden kurtarıp iki egemen eşit devlet arasındaki uluslararası ilişkiler seviyesine çıkartacağını yani Türkiye’nin KKTC’nin siyasi-askeri-sosyal ve ekonomik iç konularına müdahale etmesine kesinlikle izin vermeyeceğini ifade etmiştir. T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ise Sayın Akıncı’ya “Ağzından çıkanı kulağın duysun” şeklinde çok ağır bir uyarıda bulunmuştur. Eğer Türkiye KKTC’ye verdiği mali yardımı keserse Kıbrıs Türk halkı çok büyük bir ekonomik felakete uğrar, hiçbir memur, işçi ve emeklinin maaşı ödenemez, çiftçiler ürünlerinin bedelini alamaz, işsizlik patlar, esnafın çok büyük kısmı kepenk kapatır. Daha da önemlisi Türkiye uluslararası antlaşmaların kendisine tanıdığı Kıbrıs’ta ki garantörlük hakkından vazgeçer ve adadan askeri varlığını çekerse Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliği tehlikeye düşer Rumlar 1960’larda yaptıkları gibi Kıbrıslı Türkleri topluca katletmeye ya da adayı terk etmeye zorlamaya başlarlar.

Ancak Sayın Akıncı’nın ve diğer Kıbrıslı saf solcu Türklerin unuttuğu iki gerçeği onlara hatırlatmakta yarar vardır: Birinci olarak KKTC’de cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı ve Sayın Dr. Derviş Eroğlu’nun altı rakibini geride bırakarak birinci olarak çıktığı seçimin ilk turunun yapıldığı hafta GKRY Kıbrıs’ta Yunanistan ve Mısır ile birlikte KKTC’ye ve Kıbrıslı Türklere danışma hatta bilgi verme ihtiyacını bile hissetmeden uluslararası bir anlaşma yaparak Kıbrıs adasının münhasır ekonomik bölgesinden çıkacak doğalgazın çok daha ekonomik ve AB için çok daha süratli ve güvenli olan Türkiye üzerinden Avrupa’ya gönderilmesi projesi yerine Mısır üzerinden Avrupa ve dünya pazarlarına satılması kararını almasıdır. İkinci ve daha da önemli husus ise GKRY’nin sahte Kıbrıs Cumhuriyeti ünvanını kullandığı devletin resmi web sitesinde verdiği bilgilerdir. Buna göre Kıbrıs’ta asıl topluluğun Rumlar olduğunu ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Ermeniler, Türkler ve Marunitler (Hıristiyan Araplar) gibi azınlık toplulukların da yaşadığı belirtilmektedir. Bu durumda Rumların her zaman olduğu gibi Türkleri kesinlikle kendileriyle eşit bir toplum değil azınlık olarak görmek eğilimi açıkça ortaya çıkmaktadır.

Ancak Sayın Akıncı’nın KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı olması geçici bir çözüm de olsa GKRY’ni anlaşmaya zorlayabilir. Özellikle Annan Planı’na evet diyen tek siyasi lider olan GKRY lideri Nikos Anastasiadis hemen KKTC ile askıya alınmış müzakerelere başlama kararı almış hatta Akıncı, cumhurbaşkanlığı görevine başlamasının üzerinden 24 saat geçmeden iki liderin masaya oturacağı beyanını medyaya geçmiştir. Ancak Türkiye’den gelen uyarı üzerine Sayın Akıncı bu toplantıya katılmayacağını, böyle bir söz de vermediğini ifade etmek zorunda kalmıştır. Türkiye ve KKTC Hariciye teamüllerinde, Türkiye Cumhuriyeti’nde Başbakanlar ilk yurtdışı resmi gezilerini yavru vatan KKTC’ye, KKTC’de de yeni göreve başlayan Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar ise ilk yurtdışı ziyaretlerini Türkiye’ye yaparlar. Dolayısıyla Sayın Akıncı Türkiye’den gelen “derin” uyarıları dikkate alarak 2 Mayıs 2015 Cumartesi günü Sayın ANASTASİADİS ile randevusunu ertelemiş ve ilk resmi ziyaretini 6 Mayıs 2015 Çarşamba günü Türkiye’ ye yapmak zorunda kalmıştır.

Ümit ediyoruz ki adadaki iki toplum lideri Sayın Akıncı ve Sayın Anastasiadis bu yaz ortak bir metin üzerinde anlaşırlar ve bana göre geçici de olsa iki toplum birleşir. Böylece Kıbrıs Türk toplumu üzerindeki ekonomik-siyasi-kültürel ve sportif ambargolar kalkar; Ercan Havaalanı ve Gazi Mağusa Limanı uluslararası trafiğe açılır; Kıbrıs’ın kuzeyinde de AB Müktesebatı yani AB hukuk sistemi (Acquis Communaitaire) uygulanmaya başlar. Böyle bir “geçici” anlaşma aynı zamanda Türkiye - AB İlişkileri üzerindeki AP (Avrupa Parlamentosu)’nin aleyhimizdeki tavsiye kararlarının, AB Bakanlar Konseyinde Yunanistan ve GKRY’nin vetolarının ve aleyhimizde çalışan lobilerin faaliyetleri gibi diğer bazı siyasi engellerin kalkmasına ve Türkiye’nin AB ile müzakere ve tam üyelik sürecinin ivme kazanmasına neden olur.

 

 

 

 

 

Doç. Dr. Uğur ÖZGÖKER

AREL ÜNİVERSİTESİ İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

TÜRK-KUZEY KIBRIS TÜRK TİCARET ODASI Kurucu Başkanı

KIBRIS KÜLTÜR VE EĞİTİM DERNEĞİ Genel Başkanı

TÜRKİYE-AVRUPA VAKFI ve ULUSLARARASI DİPLOMATLAR BİRLİĞİ Yönetim Kurulu Üyesi

Bu yazı toplam 2584 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.