Geminin pervanesi ve küresel rekabet

Geminin pervanesinin nasıl icat edildiğini biliyor musunuz? Bu uğurda kaç mucidin neler yaşadığını öğrenmek isterseniz, genel yayın yönetmenimiz Hakkı Şen’in makalesini mutlaka okumanızı öneriyoruz.

Geminin pervanesinin nasıl icat edildiğini biliyor musunuz? Bu uğurda kaç mucidin neler yaşadığını öğrenmek isterseniz, genel yayın yönetmenimiz Hakkı Şen’in makalesini mutlaka okumanızı öneriyoruz. Gerçekten de pervanenin icat edilmesi ile birlikte küresel rekabet yaşanmaya başlar ve giderek gemilerin hızları geliştirilir. 1837 yılında saatte 10 mil yol yapan ilk pervaneli gemi, 1843’te 11 mil hıza ulaşır. Ülkelerarası artan rekabetin sonucu, gemilerin hızı artmakla kalmaz, konfor ve makineler de gelişir. Transatlantiklerin tonajı; 1865’te 2.500 ton iken, 1900’de 15.000 tona yükselir. 1840 yılında hızları New York hattı üzerinde 11 mil iken, 1900’de 22’ye ve 1939’da 30 mile ulaşır. Bu hız artışı makinelerin gittikçe güçlenip gelişmesinin bir sonucudur. Hakkı Şen makalesinde, bu teknolojinin nasıl geliştiğini ve değiştiğini anlatıyor.

Her şey o ihtiyar denizcinin elini siper edip, ufkunun ötesini merak etmesiyle başladı. Küreselleşmenin miladı da, ihtiyar denizcinin o tahta salı denize bırakmasıyla başladı. Sadece küreselleşmenin miladı olmadı o an; aynı zamanda buluş ve keşiflerin, sömürgelerin ve acımasızlığın da miladı oldu.

Modern gemiciliğin gelişmesi, pervanenin icadı ile birlikte ivme kazanmıştır. Pervane 1803 yılında Charles Dallery adlı bir Fransız tarafından icat edilir. Dallery sadece pervane değil, farklı icatlara da imza atmış bir teknisyendir. Özellikle buharlı gemilerin gelişmesinde önemli çalışmalar yapmıştır. 1788 yılında buharlı araba, 1803 yılında bir kazan yapan Dallery, aynı yıl Seine’de pervaneyle çalışan bir gemi yapmayı başarmıştır. Tabii pervaneyle ilerleyen geminin buluşu karşısında insanlar Dallery’e, “mahallenin delisi” muamelesi yapınca, adamcağız bıkkınlık ve üzüntüden pervaneyi kendi elleriyle param parça etmek zorunda kalmıştır.

Pervanenin geleceği ve Frederic Sauvage


Boulogne-Surmer’de gemi yapımcısı olan Frederic Sauvage verimli bir mucit olmasına rağmen, kader ona daha da zalim davranır. Pervanenin parlak geleceğini tahmin ederek, Dallery’nin tasarımını yeniden ele alıp, onu kabul ettirmek için çaba gösterse de, mücadele azmini kaybeder. Başta armatörler olmak üzere, bilim akademisi ve resmi makamlar yardım talebini reddederler. Sauvage, çalışmalarından dolayı bir berata layık görülse de, bu onun hiç bir işine yaramaz. Sauvage’ın icatları çalınır, üstelik sadece icatları çalmakla da kalmazlar. Paraları suyunu çekince, hakkında peş peşe davalar açılır, aldığı Berat’ta kamu malına dönüştürülür ve rakiplerinin icatlarını rahatça çalmalarına sadece seyirci kalır.

Tabii pervanenin serüveni burada bitmiyor. Birçok gelişmelerin mucidi İsveçli Johan Ericsson, 1837 yılında saatte 10 mil yol yapan ilk pervaneli gemiyi denize indirmeyi başarır. Bu durumdan etkilenen Amerika, Ericsson’u donanmalarının yapımında görev almak için ülkelerine çağırır. Diğer taraftan İngiliz çiftçi Francis Petty Smith, pervane ile işleyen bir gemi inşa ederek 9 mil hıza ulaşır. Bu süreç, her yerde pervaneli gemilerin yapılmasına sebep olur. Kimse ne berat düşünür, ne de öncelik hakkı. Sauvage ise umutlarını yitirmiş, beş parasız Paris’te bir hastane köşesinde ölür.

Pistonların yerini türbinler, kömürün yerini mazot alır


İlk pervaneli gemi Britannia, 1840 yılında Liverpool-Newyork arasında çalışır. 1843’te de Fransa, Napolyon adlı pervaneli gemiyle 11 mil hıza ulaşır. Ülkelerarası artan rekabetin sonucu, gemilerin hızı artmakla kalmaz, konfor ve makineler de gelişir. Transatlantiklerin tonajı; 1865’te 2.500 ton iken, 1900’de 15.000 tona yükselir. 1840 yılında hızları New York hattı üzerinde 11 mil iken, 1900’de 22’ye ve 1939’da 30 mile ulaşır. Bu hız artışı makinelerin gittikçe güçlenip gelişmesinin bir sonucudur: Britannia 500, Etrusla 14.000, Lucanla 31.000, Mauretanta 70.000, Bremen 96.800, Rex 120.000 beygir gücündedir.

Makinelerin gelişmesiyle birlikte pistonların yerini türbinler, kömürün yerini mazot alır. Hızın artırılması için çalışmaların yanı sıra, gemilere en gelişmiş hidrodinamik şeklin verilmesi, çizgilerin titizce hesaplanması sayesinde, Normande 160.000 beygirgücünde olduğu halde 200.000 beygir gücündeki Queen Mary ile rekabet edebilir hale gelir. Okyanus aşırı hız rekoru sembolünün mavi kurdele olduğunu biliyoruz. Bunu 1952’den beri Amerikan gemisi olan United States elinde tutmaktadır. Aşılmaz bir rekoru kıran bu transatlantiğin hızı 35.6 mil/saat olup, okyanusu üç gün 10 saatte geçmeyi başarmıştır.

Buharlı gemileri tüccarlar destekler


Hidrodinamik alanındaki gelişmelerin dışında, ülkeler arası denizlerdeki egemenlik mücadelesi, gemi teknolojisinin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Hadley’in yansımalı oktant’ı (denizlerde yıldızların yüksekliğini ölçmeye yarayan araç), Alman Tobie Mayer’in ay hareketleri tablosu ve İngiliz Harrison’un kronometresi, modern gemiciliğin mihenk taşını oluşturmaktadır. Bu gelişmeler olmasaydı, okyanus aşırı ticaretin gerektirdiği dakiklik asla sağlanamazdı. Buna haritaların geliştirilmesini ve deniz fenerlerinin artırılmasını da eklemek gerekir. Denizciliğin gelişmesine katkı sağlayan bir başka etken, XIX. yüzyılda başlayan benzeri görülmemiş ekonomik atılımdır. Bu yüzyıl, kömür sayesinde İngiltere’nin dünya egemenliğini kurması, Almanya’nın sanayide dev adımlar atması, Amerika’nın zenginlik ve dinamizmiyle ortaya çıktığı, sömürgelerdeki zenginliklerin, Avrupa’ya aktığı dönemdir. Bu denizaşırı servetlerin parlaklığıyla gözleri kamaşan tüccar ve sanayicilerin buharlı gemiyi desteklemekten başka şansı yoktur.

Gözler öylesine okyanuslar ötesi ticaretin ve gemiciliğin gelişmesine dikilmiştir ki, malların kara yolu ile daha uzaklara, daha hızlı taşıma ihtiyacının doğduğunu ve bu alanda gelişmeler kaydedildiğinin kimse farkında bile değildir. Fransız Charles Dallery ve Boulogne-Surmer de, gemi yapımcısı olan Frederic Sauvage de muratlarına ermeseler bile, gemi pervanesi kerevetine çıkmıştır. Ne diyelim burada söyleyeceğimiz son söz yani kıssadan hisse şu: Herkes emeğinin karşılığını alır, hırsıza, soysuza, başkasının fikirleri kendi fikirleriymiş gibi sağa sola bol kepçeden akıl hocalığı yapan akılsızlar ise asla pirim yapmazlar.

virahaber.com

Hakkı Şen Haberleri

Hakkı Şen’i Ölümünün 2’nci Yılında Sevgi ve Özlemle Anıyoruz
"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ HALKA ANLATILMALI"
"GELECEK SENİN, DENİZLERİNE SAHİP ÇIK!"
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ”NİN DENİZLERE ETKİLERİ TARTIŞILACAK