Neler oluyor bize?

HAKKI ŞEN

Lojiport Dergisi ve Dünya Gazetesi Perşembe Rotası editörü Sayın Selçuk Onur?un son makalesini okuyunca, ?Neler oluyor bize?? cümlesi dökülüverdi ağzımdan. Selçuk Onur bir gazetecidir ve gerçekten de, hem Perşembe Rotası?nda Kaptan Murat Erdoğan ile birlikte, hem de Lojiport?ta sektörle ilgili yaptığı haberlerle başarılı bir grafik izlemiştir. Selçuk Onur?un Metin Kalkavan ile yaptığı bu sohbet sırasında ben, Sabah Gazetesi?nden Turgay Noyan ve Deniz Ticaret Gazetesi sahibi Yamaç Erözbek de bulunuyorduk. Üzülerek söylemeliyim ki, Selçuk Onur?un köşesine taşıdığı bu konuşma maalesef bahsettiği şekilde gerçekleşmedi. Gazeteci arkadaşımızın bu yazısı bizim bilmediğimiz bir yerlere mesaj göndermek amacı taşımıyorsa, öfkeyle yazılmış olduğunu söylemek istiyorum. Sayın Selçuk Onur bunu yapıyorsa, diğer bazı gazeteci olmayan ama gazeteciliğe soyunan kişilerin sağa sola ve bize saldırmalarına hiç şaşırmamak gerekiyor. Ama herkesin kendine de şu soruyu sorması lazım. ?Neler oluyor bize???Tamam sektörde faaliyet yürüten yayın organlarının yayınlarını sürdürebilmeleri için reklam önemli. Bizim gibi yayınların desteklenmesi gerekiyor, o da doğru. Ama reklam vermiyor diye oturup karalama kampanyasına başlarsak, vay bu sektörün haline. Gaspçı ve şantajcılardan ne farkımız kalır.Dilerseniz o günkü konuşmayı kelimesi kelimesine bir de ben anlatayım size. Şimdi bazı kendini bilmezler, ?Bak kalkmış Metin Kalkavan?ı savunuyor? diye düşünebilirler, ama düşmanım için bile böyle bir konuşmaya şahit olmuşsam ve benim meslektaşım böylesine büyük bir hata yapmışsa, bu hatayı düzeltmek de bana düşer. Gerçeği de açıklarım. Meslek dayanışması, ancak mesleklerini doğru dürüst icra edenlerle yapılır.Gelelim törende geçen konuşmanın aslına: Selçuk Onur, elinde yeni çıkardığı dergisi ile gelerek Metin Kalkavan?a ?yeni çıkan dergimizi gördünüz mü?? diye sordu. Metin Kalkavan da ?evet okudum? diye cevap verdi. Selçuk Onur, ?dergiyi nasıl buldunuz?? dedi. Bunun üzerine Metin Kalkavan, ?esasen ben bu tür yayınların artmasından büyük memnuniyet duyuyorum? diye cevap verdi. Selçuk Onur da o zaman, ?herhalde Perşembe Rotası'nı ve dergimizi desteklersiniz? diyerek reklam istedi. Selçuk Onur?un bu isteğini belirtmesinin ardından, Metin Kalkavan da şöyle cevap verdi: ?Kusura bakma biz kime destek versek, birileri onlara saldırıyor, aslında üç kuruşa reklam veriyoruz, yine de olmadık şeyler söylüyorlar. Sponsorlu, fiktif, kontörlü gibi. Sen tarafsız bir gazeteci olarak biliniyorsun, üstelik arkanda Dünya Gazetesi var, desteğe ihtiyacın yok?. Bunun üzerine Selçuk Onur, madem Lojiport?a reklam vermiyorsunuz, o zaman Perşembe Rotası?na reklam verin? diyerek sohbetine devam etti. Metin Kalkavan da bunun üzerine, biz en çok Dünya Gazetesi?ni destekledik, çok reklam verdik. Türkiye?de ilk reklam veren de Turkon Holding olmuştur. Şimdi biraz da Referans?ı destekliyoruz diye cevap vermiştir. Tabii burada kastedilen reklam, köşe yazısında bahsettiği gibi Deniz Ticaret Odası?nın değil, Turkon Holding?in reklamıdır. Zaten Metin Kalkavan, istediği kişiye DTO?dan reklam veremez. DTO?nun bir yönetim kurulu vardır. Reklam talep eden kuruluşun Metin Kalkavan?a değil yönetim kuruluna başvurması gerekmektedir. Zaten DTO da kimseye reklam vermemektedir. Burada özellikle vurgulamak istediğim nokta şu; DTO Referans Gazetesi?ne ya da başka yayınlara reklam vermemektedir, verilen reklamlar Turkon Holding?in reklamlarıdır. Tabii bütün bu konuşmaların ardından Selçuk Onur?un, oldukça gerildiğini söylemeden geçemeyeceğim.Selçuk Onur, bir gazetecidir. Gazeteciler yöneticilerin yanlışlarını eleştirir, doğrularını alkışlar. Sayın Onur?un köşe yazısını görünce çok şaşırdım. Eğer konuşmaları olduğu gibi, doğru yazsaydı, bu yazıyı yazmak bana düşmezdi. Ama yanımda geçen konuşmaları tamamen farklı bir şekilde sunmak, daha doğrusu istediği şekilde kendine yontmak, kabul edilebilecek bir anlayış olmadığı gibi meslek etiğine de uymadı.Şimdi Selçuk Onur arkadaşım bana kızacaktır, ama bunları yazmasaydım kendime ve mesleğime saygısızlık etmiş olacaktım. Açıkçası, şık olmadı Sayın Selçuk Onur? Size hiç yakışmadı?Dünya Gazetesi'nin kurucusu, Türk basınının duayeni Nezih Demirkent'in yaşamı boyunca taviz vermediği ilkeleri ve felsefesi her alanda insanları şekillendirmeye devam ediyor. Büyük ustanın çok önem verdiği ?Salı Yazıları? da 50 yıllık onurlu meslek yaşamı ile oluşan bir birikimin ifadesi. Salı Yazıları, rahmetli Nezih Demirkent'in mesleğinin üzerine titrediğini gösteren çok önemli belgeler niteliğindedir. Nezih Demirkent, Salı Yazıları ile Türk basınında yaşanan, ancak topluma ulaşamayan gelişmeleri, olayları bütün ayrıntıları ile tarafsız ve çarpıcı biçimde yansıtmıştır. Demirkent, bu yazılar ile genç kuşakları doğru bilgilendirmek amacıyla geçmişle gelecek arasında önemli bir köprü kurmuştur. Medyanın zaman zaman içine düştüğü çıkmazdan, üzücü ve düşündürücü olaylardan etkilenmiş ve bunlara karşı tepki göstermiştir. ?Salı Yazıları? tarih düşmenin yanı sıra, O'nun yanlışlara, etik kurallara aykırı gelişmelere duyduğu tepkisinin gazete sütunlarına aktarılmasıydı. Nezih Demirkent, hayatta iken, 2000 yılının nisan ayında yayınladığı "Salı Yazıları- Medya Medya 2" adlı kitabında, bu yazıların amacını şöyle anlatmıştı: "Salı Yazıları bir dönemin olaylarını yansıtıyor. Umarım birilerine yararı dokunur. Mesleğimizin içinde bulunduğu kaosun ileride hatırlanması için başka bir yöntem bulamadım. Gazeteleri, gazetecileri yazmaya çalıştım ve tabii görsel medyayı da unutmadım. Elli yılını bu dünyaya vermiş birinin gördükleri böyle. Aynaya bakarcasına değerlendirdim. İçinde hepimiz varız." Büyük ustanın ölümünden 5 gün önce çok sevdiği gazetesinde yayınlanan ve "Medya Meyda 3" kitabının sonunda yer alan "Medyada Öğrenemediklerimiz İnternet Sitelerinde Yazılıyor" başlıklı yazı, yine basının içine düştüğü çalkantılı ortamı, yanlışlıkları içeriyor. "Medya Medya 3" adlı kitap, Nezih Demirkent'in ölümünden sonra yayınlanan son kitabı. 2000 yılının Nisan ayından, 2001 yılının 6 Şubat tarihine, yani ölümünden 5 gün öncesine kadar yazdığı Salı Yazıları'nı kapsıyor. Türk basınının üzerindeki sis perdesini kaldıran, mesleğin onuru için savaşan bir Nezih Demirkent yok ne yazık ki. Ancak Salı Yazıları'nın, insanları düşünmeye yönlendireceğini umuyoruz. Ve bütün arkadaşlarıma Nezih Demirkent ustamızın özenle yazdığı bu ?Salı Yazılarını? okumalarını öneririm. Bu vesileyle de sevgili üstadımızı saygı ve rahmetle anıyorum.