Vira’nın 120 yıllık serüveni

HAKKI ŞEN

Deniz yolculuğumuzun on üçüncü yılındayız. Bir kez daha “Vira” diyoruz. Yalnız bu defa sular sanki bulanık. Denizin üstünde fırtına bulutları var. Avrupa Birliği rotasında gemimizin şöyle bir mola verdiği, küresel ekonomik fırtınanın denizcilik sektöründe hafif deniz tutması vakaları yaşattığı günlerden geçiyoruz.

Vira’nın bu sayısında yolcularımızda tedirginlik yerine, birlik beraberlik dayanışma, geleceği tasarlama üzerine söylemler var. Zaman zaman gemide isyan havaları esiyor gibi görünse de, denizcinin amentüsünde dayanışma vardır. Denizci denizcinin can dostudur, en zor zamanda bile mutlaka bir çare bulur denizciler. Ve deniz de hiç bir şey kesintiye uğramadan devam eder. Tıpkı 120 yıl önce 1800’lerin son çeyreğinden itibaren yayın hayatına başlayan Ceride-i Bahriyye ve Mecmua-i Fünun-u Bahriyye yayınlarının izini on üç yıldır Vira’nın sürdüğü gibi. İşte Vira bu tarihi miras üzerinden omurgasını oluşturdu.

Denizcilik zor ve meşakkatli bir meslektir. Sağlam bir fizik ve ruh sağlığına sahip olmak, bir denizci için çok önemli bir gerekliliktir. Zorlu tabiat şartlarıyla başa çıkarak başarıya ulaşabilmeyi hedefleyen denizciler için, hangi devirde olursa olsun, “olmazsa olmaz” şart; fiziksel gerekliliklerin ötesinde, müspet ilimlerde de bilgi sahibi olmalarıdır.

En kudretli gemi ve donanmaların bile ummanların ortasında aciz kaldığı bir ortamda; Sumatra kıyılarından, Amerika kıyılarına kadar okyanuslarda bayrak dalgalandıran Türk denizcilerinin bu başarısının tesadüfî olmadığı, sadece bilek ve yürek gücüne dayanmadığı, bilime ve çağın gerektirdiği teknolojiye dayandığı yadsınamaz bir gerçektir.

Osmanlının ilk dönemlerinde de komuta kademesindeki denizcilerin yetişmesinde gerekli olan; pozitif ilimlerde iç bünyesel olarak garp ocaklarıyla o dönemin eğitim kurumlarının özellikle Enderun’un büyük katkısı olmuştur. Bu durum Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın bahriye eğitimini kurumsallaştırmasına kadar süre gelmiştir. Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın İstanbul ve Ege kıyılarında yaptırdığı okul, sahil eğitim merkezleri ve kışlalarda eğitimler devam etmiştir.
Fransız İhtilali sonrasında dünyada ve imparatorlukta büyük değişimler ve oluşumlar meydana gelmesi bütünün bir parçası olan Osmanlı Deniz Kuvvetlerini de kaçınılmaz olarak etkilemiştir. Bu dönemlerde Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın XIX. asır arifesindeki bahriyeyi kurumsallaştırma çabalarının da bahriyedeki değişimlerde bir başlangıç rolü oynadığını ifade edebiliriz. Donanmanın yaşadığı üst üste felaketler, eğitimin önemini yönetim kademesinin kavramasını sağlarken, bu eğitimin sadece üst düzey komuta kademesini değil tüm personeli de kapsaması hedeflenmiştir. Bahriye’deki bu yazma geleneği XIX. yüzyılda da devam etmiş ve personelin tümünü teknolojik yeniliklerden bilgilendirmek maksadıyla süreli yayınlar dönemi başlamıştır. Bu süreli yayınlarda Bahriye öncü kurumlardan biri olmuştur.

1800’lerin son çeyreğinden itibaren Bahriye, Ceride-i Bahriyye ve Mecmua-i Fünun-u Bahriyye adında iki dergi çıkarmaya başlamıştır. İlk sayıları 26 Haziran 1889 (13 Haziran 1305)’da yayınlanan bu dergilerden, Ceride-i Bahriyye denizciliğe yönelik güncel olayları anlatmaktadır. “Vekayi-i Bahriye-i Dahiliye” başlığı altında donanma için alınan gemilerle ilgili törenler, yapılan

Mecmua-i Fünun-u Bahriyye İlk Sayısının Başlığı

konuşmalar, tamir ve bakıma giren-çıkan gemilerle, İstanbul’a gelen donanmaya ait gemilerin isimleri ilan edilmektedir. Ceride-i Bahriyye’nin birinci sayısında “on beş günde bir” yayınlanacağı belirtilmektedir. 1330 (1914)yılına kadar 674 sayı yayınlanmıştır. Mecmua-i Fünun-u Bahriyye 1330 (1914) tarihine kadar 22 cilt olarak yayımlanmıştır. On üç yıldır Vira Dergisi bu 120 yıllık kültürel birikimi tarihin dehlizlerinden süzerek, denizci dostlarımıza ulaştırmaktadır. Bu süreç içinde Vira gemisinde yer alan herkese yürekten teşekkür ediyoruz. Demir atmakta, demir almakta yürek ister.

Yolunuz açık, deniziniz temiz, bahtınız bereketli olsun!