Bozulan jeneratörü tekrar çalıştıramazsam beni öldüreceklerini söylediler.

Yemeğimiz çok azdı, bize işkence yapmak için suyu bile az vermiyorlardı.

Bizi küçük bir yerde sırt sırta iç içe uyumaya mahkum ettiler.


Somalili korsaların rehin aldığı Aydınlı işadamı Mehmet Tuncer'e ait Frigia isimli gemide 129 gün esaret altında yaşayan 21 mürettebattan biri olan Menemen'deki Emiralem Belediyesi eski Başkanı Birol Kahraman, kabus dolu günleri Yeni Asır'a anlattı. Geminin çarçıbaşısı olan Kahraman, korsanların kendilerini her gün dövdüğünü ve tutuldukları dar bir yerde 21 kişi sırt sırta uyumak zorunda kaldıklarını söyledi. Esaret günlerinde 28 kilo verdiğini anlatan Kahraman, bir daha denize açılmamak üzere işinden ayrıldı.
Karya Denizcilik ve Gemi İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş'ye bağlı Frigia isimli gemi, Somalili deniz korsanlarınca 23 Mart günü Hindistan açıklarında kaçırıldı. Gemi ve rehin tutulan mürettebat, girişimler sonunda 129 gün sonra serbest bırakıldı. 2'si Manisalı, 1'i Nazilli ve 3'ü İzmirli olmak üzere 6 Egelinin yer aldığı geminin 21 kişiden oluşan mürettabatı geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye döndü.

Öldürmek İstediler
Gemide çarkçıbaşı olarak görev yapan Emiralem Belediyesi eski Başkanı Birol Kahraman, Bostanlı'daki anne ve kız kardeşiyle evlerinde kucaklaşarak gözyaşlarına boğuldu. Kahraman, yaşadığı kabus dolu günleri Yeni Asır'a anlattı. Hint Okyanusu'nun 1027 mil açıklarında korsanların gerçekleştirdiği saldırıyı anlatan Kahraman, "Korsanlar gemimize gelirken kaptanımız Ümit Savaş havai fişek tabancası ile saldırdı. Bir an korsanlar mukavemet var düşüncesi ile geri çekildi, tekneye binmedi. Ancak fişeklerin devamı gelmeyecince tekrar bindiler ve gelişi güzel güverteyi kaleşnikofla taradılar. Yaralanan olmadı" dedi.

Bilgisi Kurtardı
129 günün çok ağır şartlarda geçtiğini söyleyen Kahraman, "Geminin suyu bitti, deniz suyundan temiz su yapma makinesi bozuldu. Korsanlar makineyi benim bozduğumu düşünüp ellerimi bağladı. Korsanların patronu bana 15 dakika içinde tamir etmezsem öldüreceğini söyledi. Bu tamir etme süresinde kafama kaleşnikof silah dayalıydı. Önce su arıtma makinesini yaptım ve ölmekten kurtuldum. Ardından bana muhtaç olmaları ve böylelikle öldürmemeleri için jeneratörü bozdum, geminin elektrikleri tamamen gitti, gemi karanlığa büründü. Eğer çalıştıramazsam yine öldüreceklerini söylediler. Birkaç saat içinde jeneratörü onardım, planladığım gibi ölmekten kurtuldum" diye dehşet anları anlattı.

Sadece Makarna
Korsanların mürettebata yönelik olan kumanyayı yediğini söyleyen Kahraman, "Kendileri keçi eti yiyip bize sadece makarna verdiler. Yemeğimiz az olduğu için ara öğünü kaldırdık. Suyu da idareli kullandık, çünkü bize işkence yapmak için su vermiyorlardı. 18 metrelik gemideki köprü üstü mevkiinde 21 kişi yaşamanın yanı sıra en büyük sıkıntıların başında yıkanmak geliyordu. Tuvalet ihtiyacı için bile izin aldığımız ortamda bize 15 günde bir yıkanmak için 15 litre su veriyorlardı. Esaret süresince hiç uzanarak yatmadık. Bizi sırt sırta iç içe uyumaya mahkum ettiler" diye konuştu.

İlk işi uzanarak uyumak oldu
Kurtulduktan sonra ilk işinin güzel bir yatakta uzanarak uyku çekmek olduğunu belirten Birol Kahraman, kız kardeşi Dilek Kahraman'ın yaptığı patlıcan yemeğini doya doya yediğini söyledi. Kahraman belediye başkanlığı konusunda da ilginç bir benzetmede bulunarak, "Başkanlık, korsanların elinde tutsak kalmaktan daha zor ve yıpratıcı. Bir daha ne belediye başkanlığı ne de denizcilik yapmam" dedi.

Deniz hukuku avukatlığı yapacak
Yükü ile birlikte 40 bin tonluk gemide 129 gün geçiren Birol Kahraman, geçirdiği sürenin 12 yıl gibi geldiğini belirtti. Bu süre içinde 'sağ olarak kurtulursam bir daha asla denizcilik yapmayacağı' sözü verdiğini söyleyen Birol Kahraman, ülkesine döndükten sonra bu kararından vazgeçmedi ve firmadaki görevinden istifa etti. Kahraman, hukuk eğitimi aldığı için deniz hukuku avukatlığı yapmayı planladığını da kaydetti.


Yeni Asır