2. Uluslararası Deniz Kültürü Festivali?nin sona ermesinin üstünden bir aydan fazla zaman geçti. Hala mail ve posta kutumuza mektuplar gelmeye devam ediyor. Telefonlar da cabası? Herkesin ortak söylemi ve sitemi şu: Neden bizim haberimiz olmadı? Hemen belirtelim İstanbul genelinde billboardlarda bir hafta süresince festivalin afişleri asılı kaldı. Medya takibi sonucu elimize ulaşan kayıtlara göre, 100?den fazla gazete ve dergi haberi, 57 televizyon programı yapılmış konuyla ilgili. Üstelik bunların yarısı festival başlamadan önce duyuru mahiyetinde yapılan haberler. Biz yine de önce çuvaldızı kendimize batıralım. Demek ki duyuru mahiyetinde bizim de eksiklerimiz olmuş. Şimdi bunların tespitini yapıyor ve 2010 için eksiklerimizi belirleyip, daha geniş kitlelere nasıl ulaşabiliriz, bunun analizlerini yapıyoruz. İzninizle iğneyi de sizlere batırmak istiyorum. Görünen o ki, toplum olarak okumak konusunda sınıfta kalıyoruz. En azından bize sitem eden deniz dostları Hürriyet, Sabah, Milliyet, Radikal, Zaman, Cumhuriyet gibi gazetelerden birini mutlaka okumuştur, ama nasıl? Hadi onlar duymadıkları için festivale katılamadılar, ya davetiyeleri giden ve festival hakkında bilgi sahibi olan arkadaşlarımız neredeydiler. Şimdilerde en çok duyduğumuz cümle şöyle başlıyor:? Aslında çok gelmek istedim ama ?? ? sonrası malum. Herkesin bir işi, yetişmesi gereken bir programı varmış. Kötü hava koşulları da cabası. Özellikle 2 günü hafta sonuna özellikle denk getirmiş olmamıza rağmen sektördeki birçok arkadaşımız festival merkezine gelemedi, orada çocukların yüzündeki o heyecana tanıklık edemedi. Canları sağ olsun? İyi de sektörümüz içinde kiminle konuşsak herkes bu ?deniz kültürü? olgusunun öneminden bahsediyor. ?Deniz Kültürü çok önemli, ancak bu olguyla insanımızın yüzünü denizlerimize döndürebiliriz? diyen dostlarımızın sayısı o kadar çok ki. İşte alın size deniz kültürü festivali, peki sevgili dostlar sizler neredeydiniz?Aslında bu deniz kültürü olgusu son zamanlarda herkesin dilinde pelesenk bir vaziyette. Bence taşıdığı anlam ve içini dolduran kavramlar hala tam olarak anlaşılmış değil. Eğer bu ülkede deniz kültürü bilincini oluşturacaksak, bu en çok da böyle etkinliklerle olacaktır. Ve tabii eğitimle de. Peki, bunun bize ne faydası olacak derseniz, hemen söyleyeyim. Bakın denize yönelen her birey, denizcilik sektörümüzdeki firmalarımızın üretimini artıracaktır. Denizi seven ve korkmayan her çocuk belki ileride potansiyel bir gemi adamı olarak çıkacaktır karşımıza. Denizle haşır neşir olmaya başlayan her çocuk ilerde olimpiyatlarda altın madalya umudumuz olacaktır. Hep yakınıyoruz, neden bu ülkede tekne sayısı bu kadar az diye. Çünkü denizle ilgilenen insan sayısı az. Vergiler diyeceksiniz, eğer bu ülkede karayollarındaki arabaların yarısı kadar tekne sahibi olsa, onlar devlet üzerinde büyük bir etki oluşturacaklar ve tabii vergiler de bu kadar yüksek olmayacak. Birçok avantaj sağlanacak. Yat ve tekne üreticilerimizin de yüzü gülecek. Her şey birbirine bağlı, aynen domino etkisi gibi.Şimdi sizler, ?Yani bütün bunlar deniz kültürü festivali sayesinde mi olacak? diyorsanız cevabım çok net. Hayır. Biz sadece elimizden geleni yapıyoruz, şikayet etmek yerine bir yerden başlamanın gönül rahatlığı içindeyiz. Bugünden yarına bir günde, her şeyi değiştiremeyiz belki, ama festivale katılan çocukların gece rüyalarında denizi görmelerini sağladıysak görevimizi başarmışız demektir. Kötü hava koşullarına rağmen festivale katılan kimsesiz ve deniz görmemiş çocukların heyecanı ve yüzlerindeki gülümseme her şeye değer. 2010?da sizleri de aramızda görmek dileğimiz. Deniz Kültürü Derneği ve Vira Dergisi olarak şimdiden 2010 için çalışmaya başladık bile. Ülkemizde birçok festival var, ama bir tane deniz kültürü festivalimiz var. Öyleyse gelin hep birlikte ?Avrupa Kültür Başkenti??ne yakışır bir festivali hayata geçirelim. Herkesin tuzu, deniz tuzuna karışsın ve çoğalsın geleceğimiz. Maviyi ve umudu üzmek bize düşmez. Emin olun birlikte başarabiliriz?