1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Bizimkisi uzaktan bir aşk”
“Bizimkisi uzaktan bir aşk”

“Bizimkisi uzaktan bir aşk”

Vira’nın kasım sayısına misafir olan isimlerden bir tanesi Alper Kul. Onun için kısaca “Hem yazar, hem oynar, hem de yönetir” diyebiliriz.

A+A-

Kendisiyle yaptığımız sohbette oyuncu olmasına Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye’nin vesile olduğunu, ilk oyunu The Learned Ladies’de gözleri kararıp, nefes alamayacak kadar heyecanlandığını öğrendiğimiz Kul ile hayattan ve sinemadan konuştuk. Sohbet denizle kesişince de öğrendik ki nasıl bir ruh haline sahip olursa olsun denizle buluşmayı seviyor. Denizle arasındaki bağı “Bizimkisi uzaktan bir aşk yani pek birbirimize sokulmayız” şeklinde özetleyen Alper Kul, denizle bir araya geldiği anları ise şöyle dile getiriyor; “Her anımda. Mutlu, depresif, aşık. Fark etmez. Göremesem de bazen yakınımda olduğunu bilirim, ne tarafta olduğunu, o yeter.”

1.20130114140652.jpg

Öncelikle Alper Kul’un oyunculuk hayatının nasıl başladığını öğrenebilir miyiz? Ve neden oyunculuk?

Lise bitmişti. Ben de otogarda çalışıyordum, bankoda bilet kesiyordum. Bir gün Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde Savaş Dinçel'i izledim, Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye'yi oynuyordu. Çok etkilendim ve oyuncu olmaya karar verdim.

Oyunculuk anlamında sinema ve tiyatro rollerinizden sizin için farklı bir yere sahip olanı hangisiydi?

Amerika’da oynadığım ilk oyunum The Learned Ladies benim için ilk olması münasebetiyle belki de çok farklıdır. Öyle bir heyecan daha sonra yaşamadım. Gözlerim kararmıştı, nefes alamıyordum.

Hem Beşer Beşer hem İnsanlar Alemi hem de BKM ve Sümela’nın Şifresi gibi rol aldığınız projeleri düşündüğümüzde sizin için komedinin ayrı bir yere sahip olduğunu söyleyebilir miyiz?

Eğlenerek çalışmak daha konforlu oluyor evet.

Aynı zamanda oyunlarınızı yazdığınızı da düşünürsek Alper Kul, bu oyunları ve bu oyunlardaki diyalogları seçerken nasıl bir ruh haline bürünüp cümleleri seçiyor?

Konu zaten beni yakalıyor, kendi kendini yazdırıyor. İş zıvanadan çıkmasın diye baştan finalini belirliyorum. Yoksa karakterler benim finale de pek itibar etmiyorlar, agresifler yani.

Bir tarafta sizin düşünceleriniz, hisleriniz, diğer tarafta yapımcının beklentileri bir başka tarafta da seyircinin ne istediği ve tabi ki de Reyting olgusu var. Zor değil mi her tarafı bir şekilde mutlu etmeye çalışarak iş yapmak?

Çok zor valla. Şizofrenik bir durum. Hangisinin senin beğenin olduğunu bir tek en yakının biliyor. Sen de her şey bittikten sonra oraya dönüp fabrika ayarlarını baştan başlatıyorsun.

Şu anda vizyonda olan Moskova’nın Şifresi’nin devamı gelecek mi?

Evet. Devam niteliğinde olan Barselona'nın Şifresi’ni haziran ayında çekmeye başlayacağız.

Gelelim denize… Karadenizlisiniz. Deniz sizin için nasıl bir yere sahip?

Denize bakmayı severim. Uyandığımda mutlaka denizi görmek. Bizimkisi uzaktan bir aşk yani pek birbirimize sokulmayız. Ancak serinlemek için bir dalar çıkar, yanına oturur, onu seyretmenin keyfine varırım.

Nasıl bir ruh halindeyken deniz ile bir araya gelmek sizi rahatlatıyor?

Her anımda. Mutlu, depresif, aşık. Fark etmez. Göremesem de bazen yakınımda olduğunu bilirim, ne tarafta olduğunu, o yeter.

Ülkemizde veya dünyada kıyısını, denizini, kumsalını sevdiğiniz yerler arasında nereler bulunuyor?

Kaş, Ölüdeniz, Kalkan, Göcek, Bozcada, Ordu. Bir de Venezuela'da Los roques diye bir kumsal var aklıma kazınan.

Yaptığınız bir su sporu var mı?

Su püskürtmece.

Yemek yapmakla aranız nasıl? En sevdiğiniz deniz mahsulü nedir? Ve kendinize özel bir tarifiniz var mı?

Yemek yapmayı severim. Çok severim. Deniz mahsulü tarifi olarak iddialı bir şey yok. Sofralık, doyma amaçlı, fırında balık yaparım. Tepsinin dibini yağlayıp, parmak kalınlığında patatesleri yayarım, sonra balığı yayar, üzerini domates ile kapatırım, maydanozu boca eder fırına sürerim.

Son olarak ülkemizde yerleşmiş bir deniz kültüründen bahsetmek zor. Sırtını denize dönen bir yapı var. Sizce bunu aşmak için neler yapılabilir?

Hiçbir şey yapılamaz. Bu direk kültür ile ilgili bir şeydir. Araplar ve Türklerin kültüründe deniz baskın rol oynamaz. Sadece Karadeniz'de yerleşik bir deniz kültürü vardır. Kanımca o da bize Rumlardan miras.

page.20130114141140.jpg

777.20130114141329.jpg

virahaber.com



 

Bu haber toplam 1420 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.