1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Türk Loydu’nun Yükselişi İvme Kazanıyor
Türk Loydu’nun Yükselişi İvme Kazanıyor

Türk Loydu’nun Yükselişi İvme Kazanıyor

Türk Loydu Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu ile 60’ıncı yıl gururunu, yapılan çalışmaları ve hedefleri konuştuk.

A+A-

Temelleri 27 Şubat 1962 tarihinde Gemi Mühendisleri tarafından, Galata Yolcu Salonu’nun küçük bir odasında atılan Türk Loydu, 60’ıncı yılını kutluyor. Yıllar geçtikçe 7 farklı ülkede kurulu şirket ve temsilcilikleri ile klaslama ve uygunluk değerlendirme kuruluşu olarak hizmetlerine devam eden Türk Loydu Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu ile 60’ıncı yıl gururunu, yapılan çalışmaları ve hedefleri konuştuk.

Gururumuz Türk Loydu’nun 60’ıncı yılı ve sizin liderliğinizde geçen güzel bir dönem var. Şu anda Türk Loydu hangi noktada, 60’ıncı yılda duygularınızı öğrenebilir miyiz?

Türk Loydu’nun 60’ıncı yılında bir Gemi Mühendisi olarak bu koltukta oturmak çok büyük bir onur. Ben burayı bir gemi mühendisinin mesleğinin zirvesi olarak düşünüyorum. Gerçekten çok mutlu olduğumuz ve göğsümüzün kabardığı bir noktadayız, çok büyük emekler  var. Öncelikle bu kurumu yoktan var eden, Gemi Mühendisleri Odası’na, değerli kurucularımıza özellikle şükran borçluyuz. Türk Loydu’nun oluşmasını onlar sağladılar. Ne kadar büyük mücadelelerle bunu sağladıklarını Türk Loydu Seyir Defteri kitabını okuyarak herkes öğrenebilir.

Türk Loydu Vakfı’nın yapı taşları 1962 yılında 27-28 Şubat’ta yapılan ilk genel kurul toplantısında atıldı. Türk Loydu’nun bu günlere gelmesinde birçok önemli ismin emeği vardır. İlk aklıma gelenler;  Zeyyat Parlar, Sadullah Bigat, Kemal Kafalı, Mesut Savcı, Kadir Sakman, Teoman Özalp gibi… Benim çok sevdiğim, bazıları hocam olmuş, daha doğrusu öğrencisi olabilme onurunu yaşama şansına eriştiğim, derin saygı duyduğum, değerli Gemi Mühendisi büyüklerim. Bu isimler Türk Loydu’nun ulaştığı çeşitli zirve noktalarında çok büyük emekleri ve çabaları olan insanlardır…

Peki, siz başkanlığınız süresince neler yaptınız?

Türk Loydu’na geldiğimizde bir strateji toplantısı yaptık. Güçlü yönlerimiz ve zayıf yönlerimiz neler, hangi yönlerimizi daha iyi yapabiliriz gibi sorular sorarak tüm Türk Loydu ekibi ile birlikte durumu değerlendirdik, bir swot analizi yaptık. Ardından deniz ve endüstri alanında kendimize biraz daha farklı olabilecek uzun vadeli stratejiler çizdik. Savunma sanayinde daha iyi olmamız gerektiğine karar verdik. Çünkü orada iyi gidiyorduk ve denizcilik alanında çok güzel noktalara gelmiştik. Örneğin TCG Anadolu... İmza törenini yaptığımız ve inşaatına başladığımız zaman uçak gemisi olarak biliniyordu. Zaman içinde daha da evrilerek SİHA’ların iniş kalkış yapabilecekleri çok daha kullanışlı bir AMFİBİ çıkartma gemisi haline geldi. Şu anda hizmete girmesine çok az kaldı. Türkiye’nin gururu olabilecek bir gemi. Burada Türk Loydu’un imzası olması muhteşem bir şey, büyük bir gurur. Ayrıca Askeri Gemi Klas Kuruluşları Birliği’nde (NSCA) başkan yardımcısı, ardından başkan olduk. NSCA ve Uluslararası Askeri Gemi Emniyeti Birliği’nde (INSA) aktif rol aldık ve komite üyesi olduk. Bunlar bizim için gurur verici konular.

Uluslararası alanda Türk Loydu’nun güçlenmesi için yapmış olduğumuz çalışmaların birer sonucu. Dolayısıyla savunma sanayisinde iyi yolda gidiyoruz. Git gide de güçleniyoruz. Türkiye artık savunma sanayi ürünlerini ve hizmetlerini ihraç etmeye başladı. Bu da bizim için ayrı bir gurur kaynağı. Biz de bundan en çok faydalanan sektörler arasındayız. Türk Loydu her satılan gemi ile beraber hizmetlerini de satıyor. Akıl ve fikir ürünleri, katma değeri en yüksek ürünlerdir. Türk Loydu’ndan ürünlerine sertifika almış firmalar, gemi yan sanayimizde ürünlerini satmaya, ihraç etmeye başladılar. Ürünler savunma sanayi adı altında satıldığında daha karlı ve katma değeri yüksek oluyor. Bunlar hem Türkiye, hem de bizim için önemli kazançlar. Dolayısıyla savunma sanayisinde seçtiğimiz strateji doğru ve yerinde bir stratejiydi, bugün onu çok daha iyi görüyoruz.

İkincisi Türk Loydu’nun saygınlığını arttırmaktı. IACS (Uluslararası Klas Kuruluşları Birliği) üyesi olmak gibi kendimize bir hedef koymuştuk. Bu yolda sağlam adımlarla ilerliyoruz. Örneğin IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü)’dan IACS dışında tek onay alabilen klas kuruluşu olduk. Eskiden IMO’da bizim gibi klas kuruluşlarla ilgili konuşmalar geçtiğinde sadece IACS derlerdi. Şimdi IACS artı Türk Loydu ifadesi IMO’nun literatürüne girdi. Bu bizim için ayrıca bir gurur kaynağı. IACS için de mücadelemizi sürdürüyoruz, ama kolay bir süreç değil, IACS dünya çapında büyük bir pazarı elde etmiş bir grup. Dünya denizciliğindeki klaslama sektörünün yüzde 98’ine onlar sahipler. Dolayısıyla bu pazarı bir başkasıyla kolay kolay paylaşmak istemiyorlar. Ama biz de içlerine girmek istiyoruz. Konan engelleri de birer birer aşıyoruz.

Bu sene IACS ile ilgili son denetim yılımızı geçiriyoruz. Yıl boyunca 18 tane farklı denetimden geçeceğiz. Şu ana kadar olanları gayet başarılı bir şekilde bitirdik. Aslında bu denetimleri 3 sene önce planlamıştık, ama pandemi yüzünden denetimler ertelendi. İki sene arka arkaya hiç denetim yapılamadı. Denetim sürecine başladığınız zaman tüm denetimleri aynı yıl içinde bitirmeniz gerekiyor. Dolayısıyla tüm denetimler 2022 yılına ötelenmiş vaziyette.  Bu sene hepsini bitirip artık ne olacağını öğrenmek istiyoruz. IACS üyesi olabilirsek, önümüzde çok farklı dünyalar açılacak, ona da hazırlıklıyız. IACS olduğunuz zaman iş bitmiyor. Dünya çapında şubeler açmanız, yapılar kurmanız, ona göre personel istihdam etmeniz gerekiyor. Bunların hepsi uzun vadeli stratejiler isteyen işler. Bunlarla da ilgili ayrı stratejilerimiz var, hepsine hazırız. Eğer IACS üyesi olamazsak ya da oldurulmazsak, ona da hazırlığımız var. Biz Türk Loydu’nu yukarı çıkaracak yol haritalarını çizdik. Şu an en tercih ettiğimiz yolda ilerliyoruz. Türk Loydu’nun yükselişini kimse engelleyemez.

Son yıllarda Türk Loydu’nun performans, personel sayısı ve karlılığındaki artış herkesin dikkatini çekiyor. Bu başarı hikayesinin ardında yatan sırrımızı öğrenmek istiyorlar. Başarı hikayesinin ardında tek bir sır var: Çalışmak, çalışmak çok çalışmak. Biz burada bütün personelimiz ile birlikte gerçekten efor harcıyoruz, çalışıyoruz. Neyi nasıl yapabiliriz, hangi hizmetleri daha iyi verebiliriz onların çalışmasını yapıyoruz. Çalışınca her zaman daha iyisi çıkıyor. Dolayısıyla bu tempo bu şekilde sürecek.

img-3357.jpg

Başka stratejik hedefleriniz var mı?

Bir başka stratejik hedefimiz, endüstriyel hizmetler alanında bölgesel güç olmaktı. Türkiye’mize faydası olabilecek, stratejik ihtiyacı olan alanlarda rol almak istiyoruz. Bunda da iki konu önümüze çıktı. Birincisi raylı sistemler… Açıkçası Türkiye’nin raylı sistemleri ağı biraz zayıf ve yeterince geniş değil. Tüm dünya raylı sistemlerde kendi ülkesindeki ulaşım imkanlarını arttırırken Türkiye Marshall Yardımı’nın etkisiyle sadece karayollarında kalmış ve raylı sistemleri ilerleyememiş. Yapılmaya çalışılmış, ama çok fazla başarılı olunamamış, sınırlı kalmış. Türkiye yeni kalkınma planı hamlesinde raylı sistemlerini geliştirmeyi planlıyor. “Biz de, onun için bir katkımız olabilir mi?” diye çalışmaya başladık. Türkiye’nin son yıllarda büyük metro ve raylı sistem atakları var. Bunların içerisinde yer almayı arzu ediyoruz. Bu bir süreç, henüz orada istediğimiz noktaya ulaşamadık ama çabalarımız sürüyor. İkincisi ise enerji konusuydu. Türkiye büyüyen bir ülke... Büyüyen ülkelerin de enerji ihtiyaçları artıyor. Kendi kaynaklarından ürettiği enerji Türkiye’ye yetmiyor. İthal enerji kullanıyoruz. Ülkemiz enerji ihtiyacını rüzgar enerjisi, doğalgaz veya ham petrol gibi yollarla karşılamaya çalışsa da oralardan elde edebileceğiniz kaynaklar sınırlı. Bu tür yapılarda tercih edilebilecek en güzel elektrik üretim elde etme yolu birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi nükleer enerji...

Türkiye’de Akkuyu’da bir nükleer enerji santrali inşaatına başlamıştı. Biz de burada yer alarak, nükleer santral konusunu öğrenip tecrübe edinmek istedik. Akkuyu Nükleer Santrali’nde her şey mecburen yabancılara yaptırılıyor ve çok yüksek rakamlar ödeniyor. Tamamen yabancılara bağımlı bir yapı ilerliyor. İlk santralde bu normal, öğrenme süreci ama ikinci santralde yerlilik oranlarının artması lazım. Biz de gözetim, kontrol ve uygunluk değerlendirme şirketi olarak 7 yıl önce buraya, bu hizmetleri vermeye göz dikmiştik. Şu anda geldiğimiz nokta gurur duyabileceğimiz bir nokta. Çünkü Türkiye’nin nükleer alanında kontrol denetleme geçmişine sahip tek milli kuruluşuz. Halihazırda Akkuyu Santrali’nde hatırı sayılır işler yapıyoruz. Bu santral bittikten sonra yapılacak ikinci, üçüncü santrallerde kimse bizim bileğimizi bükemez. Türk Loydu şu anda Türkiye’ye layık bir kuruluş halinde. Önemli işler yapmaya devam edeceğimize inanıyorum. Endüstri alanında iyi bir yolda ilerliyoruz. Kar marjı düşük ve çok fazla firmanın rekabet ettiği alanlardan ziyade Türkiye’nin ihtiyacı olan ve bizim teknolojik olarak ilerlememizi sağlayacak alanlarda hizmet verilmesini arzu ediyorum. Özellikle endüstriyel anlamda stratejilerde o yönde ilerliyor.

İstihdam ve eğitim alanında geldiğiniz noktayı değerlendirir misiniz?

Türk Loydu’nun istihdam olarak geldiği nokta; 2015 yılında 100 civarında personelimiz vardı, şimdi 200’ü geçtik. Bunlara sahada çalışan uzmanlar dahil değil. İhtiyacımız oldukça dış uzmanlar kullanıyoruz. Sürekli bir projede istihdam etmeye ihtiyaç olmuyor. İhtiyaç duydukça çağırıyoruz. Onlar da bizim ailemizden, onları da yetiştirdik. Onların sayısı da oldukça fazla…

Türkiye’nin ihracatı da bizim için önemli. Özellikle ihracat ile ilgili teşviklerde ve desteklerde ne yapılabilir diye bazı hamleler yapmaya çalışıyoruz. Ankara ile sıkı ilişkiler kurduk. Klaslama ve belgelendirme ücretlerini teşvik kapsamına aldırdık. Yurtdışına ihracat amaçlı yaptığımız belgelendirme işlerinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan yüzde 50’ye kadar teşvik alabiliyorsunuz. Tabii bunun bürokratik işlemleri ve prosesleri var. Biraz zahmetli olduğu için küçük işletmeler buna pek girmek istemiyor. Ama işler büyüdüğü zaman rahatlıkla kullanabilecekleri bir mekanizma. Son olarak Türkiye’de dünyada örneği olmayan bir sörveyörlük okulu açtık. Burada Yönetim Kurulu Üyemiz Prof. Dr. Hakan Akyıldız hocamızın çok büyük emeği var. Ona şahsen teşekkür ederim. İstanbul Teknik Üniversitesinin destekleriyle birlikte yaptık bu işi. Şu anda İstanbul Teknik Üniversitesinin mühendislik branşlarında okuyan öğrenciler mezun olmadan sörveyörlük yan dal eğitimi alarak çift diploma ile mezun olabilecek. Tecrübeli personelimizin burada hocalık yapabilmesi bu süreçte büyük bir destek oldu.

Biz eskiden dışarıdan bir sörveyör aldığımızda iki sene eğitimi ile uğraşıyorduk, şimdi bize diplomalı sörveyörler gelecek. Dolayısıyla zaman olarak çok büyük avantaj sağlayacağız. Daha doğrusu Türkiye çok büyük avantaj sağlayacak. Belki artık diğer klas kuruluşları da Türk Loydu’nu bir okul olarak kullanmayı bırakırlar, bundan sonra okulundan çıkmış diplomalı sörveyörleri alırlar. Böylelikle genç mühendis meslektaşlarımızın önünde de yeni ufuklar ve çalışma alanları açmış olacağız diye düşünüyorum.

img-3347.jpg

Nükleer enerji dışında hedeflediğiniz başka bir proje var mı?

Denizcilik sektöründe kişisel olarak yenilikçi ve inovatif konulara çok meraklıyım. “Standardın dışına sapıp; normal yapılandan çok daha farklı ve çok daha verimli, daha yeni nasıl yapılabilir?” diye bakarım olaylara. Üniversiteden mezun olurken bile bütün arkadaşlarım gemi dizaynı üzerine bitirme ödevleri hazırlarken ben elektromanyetik güçle gemi sevki üzerine hazırlamıştım bitirme ödevimi. Ali İhsan Aldoğan hocam vardı, çok zor ama çok iyi bir hocaydı, Allah rahmet eylesin. Onu zor ikna etmiştim bu projeye, bir teknik dergide Japonya’da Tokyo Üniversitesi’nde Prof. Dr. Yoshiro Saji isminde bir bilim adamı hocanın makalesini okumuştum. Bu fikir oradan geldi. Daha sonra mektuplaşmaya başladık bu hocayla. Ondan aldığım makalelerle, mektuplarla Ali İhsan Hocamla birlikte çalışıp konumu geliştirip bitirme tezimi vermiştim.

Mesela Tuzla’da da beni en çok etkileyen projelerden biri de Karadeniz Holding’in yapmış olduğu elektrik gemileri oldu. Eski gemileri modifiye edip birer fueloil ile çalışan elektrik santraline döndürdüler. Enerji sektöründe uzun yıllar çalışmış olmamın da konuya ilgimde etkisi var elbette. Enerjinin ne kadar yönlendirici ve devletlerin güç oyunları olarak kullanabildiklerini bilince konu hakkında fikir edinebiliyorsunuz. Bu fueloil santralleri Afrika’daki enerji oyunlarını bozdu. Çünkü gemiyi alıp bir yere koyduğunuz zaman onu bağladığınız yerde elektrik geliyor. Elektrik geldi mi teknoloji gelişiyor. Teknoloji gelişti mi, daha fazla enerji istiyor ve o ülke kalkınmaya başlıyor. Karadeniz Holding bir gemi ile başladı sonra iki haneli sayılara geçtiler. Bildiğim kadarıyla sipariş yetiştiremiyorlar.

Benim hayalim nükleer konusunda iyice yetkinleştikten sonra bu enerji gemilerinin nükleerlerini yapmak. Kanada minik nükleer santraller yapmış. 30 hanelik bir köye küçücük bir çubuk şeklinde bir nükleer enerji santrali yerleştiriyor. Oldukça cüzi bir alan kaplıyor. Oraya koyduğu küçücük nükleer çubuk o ilçenin 20 belki 30 senelik elektrik ihtiyacını karşılayabiliyor. Bunlar tabi çok dikkatli yapılması gereken işler. Olmayacak şey değil. Burada en önemli ihtiyacınız soğutma… Denizin üzerinde olduğunuzda sonsuz bir soğutma kaynağınız var. Hava kirliliği yapmıyorsunuz. Oysa Fueloil kullandığınız zaman bir sürü hava kirliliği çıkıyor ve ikmal problemi var. Burada hava kirliliği yok. Uygun güvenlik önlemlerinin ve yapısal şartları oluşturacak kuralları da hazırlarsanız olmayacak bir şey değil. Dünyada çeşitli örnekleri var. Türkiye’de de niye olmasın? Bizim de kaotik ortamlarda veya deprem sonrası yaşanacak aksaklıklarda son derece hızlı ve pratik enerji çözüm yolumuz olabilir. Güzel bir düşünce, ama bu bir kişinin yapacağı bir şey değil. Stratejik hamleler kısmında devletle beraber yapılması gereken konular.

Son olarak nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Türk Loydu iyi yolda ilerliyor, daha da iyiye gidecek. Arzum ve niyetim bütün meslektaşlarımla özellikle gemi mühendisi meslektaşlarımla bu yolda birlikte yürüyebilmek. Çünkü Türk Loydu’nun büyümesi; birçok yeni iş kaynağı ve yeni ufukların açılması demek. Artık düşüncelerimizi, ufkumuzu yeniliklere açmalıyız. Bilginin ve aklın ışığında, sevginin hoşgörüsü ile hep beraber ilerleyebilmeliyiz. Kavgaların olduğu ortamlar insana zarar veriyor. Ben kavgaları sürtünme enerjisine benzetiyorum, kimseye faydası olmayan kayıp enerjiler. Birlikte olalım beraber ilerleyelim. Türk Loydu’nu denizcilik camiasında layık olduğu yüksek seviyelere ulaştıralım.

Vira Haber

Bu haber toplam 3706 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.