1. YAZARLAR

  2. Osman Öndeş

  3. Bayrak Kadın “Despina Achladiotou”nun Öyküsü
Osman Öndeş

Osman Öndeş

Gazeteci, Yazar
Yazarın Tüm Yazıları >

Bayrak Kadın “Despina Achladiotou”nun Öyküsü

A+A-

Yazan: Osman Öndeş (Araştırma Makalesi)

Yunanlı Bayrak kadın Despina Achladiotou’un öyküsünü iki Yunanlı yazarın makalesinden yararlanarak hazırladım.

“Ro” , Meis Adası’nın batısında kalan bir adacıktır. Yunanca adı (Ρω- Ro)’dur. Etimolojik olarak Karaada olarak anılmaktadır. Ada, Kaş ilçesi karşısında, Türkiye kıyıları yakınlarında yer almaktadır. İdari olarak Güney Ege bölgesine bağlı Meis- (Türkçede Kızılhisar) Belediyesi sınırları içerisindedir. (Kaynak:Wikipedia).

Lady Ro diye anılan “Despina Achladiotou 1890 yılında bir Osmanlı tebaası olarak Meis Adası’nda dünyaya geldi. İtalyan işgali yıllarında Meis Kastellorizo olarak adlandırıldı.

 

Ro Hanımı -Despina Achladiotou ve Bayrak Kadın ’ın yaşam öyküsünü Myrto Katsigera (Lady Ro Kimdi?) başlıklı makalesinde şöyle anlatır; (Kaynak;Myrto Katsigera “Who was Lady Ro”, 15 Ocak 2020).

Onlarca yıldır Meis Adası’nın (Kastellorizo)nun batısındaki uzak adacıkta Yunan bayrağını dalgalandıran efsanevi Ro Hanımı Despina Achladiotou 'nun (1890- 1982) öyküsü, çağdaş Yunanistan'ın en dokunaklı vatansever öykülerinden biridir.

“Çoğu insan hayatını amaçsız yaşar. Despina Achladiotou'nun yaşamının bir amacı vardı: Yakından geçen gemilere Ro adacığının Yunan olduğunu anlatmak. Bir gemiyi görür görmez sahildeki bayrak direğine koşuyor ve Yunan bayrağını birkaç kez kaldırıp indiriyordu. Gemiden fark edildiğinde uluslararası denizcilik nezaket kurallarına göre kendi bayrağını arya ve toka ederlerdi. Yani halk diliyle gemi bayrağı indirir ve yeniden yukarı çekerdi..

Bunlar, “Bayraklı Kadın”ı ülke çapında meşhur eden “Eikones” dergisinin Nisan 1956 tarihli yazısının açılış cümleleriydi. O zamana kadar Despina Achladiotou zaten 30 yıldır Ro'da (Karaada) yaşıyordu; bu sürenin yarısından fazlasında tek başınaydı. Bu küçücük kadının dünyadaki en olağan şeyler olarak gördüğü; adasını terk etmemek, Yunan bayrağını dalgalandırmak gibi şeyler, zamanla efsanevi boyutlara bürünürken, kendisi de kahramanlığın ve vatanseverliğin simgesi haline geldi. Onunla tanışma ve cömert misafirperverliğini deneyimleme fırsatına sahip olanlar şanslıydılar; o da, misafir ağırlamaktan çok memnun olurdu. 

Despina Achladiotou 1890'da Meis- Kızılhisar Adası’nda doğdu. 1927'de İtalyan yönetimi sırasında kocası Kostas'la birlikte Ro'ya yerleşti. O dönemde bu adacık, Türkiye ile Oniki Ada arasında ıssız bir sınır hattıydı ve belediye burayı Kastellorizo'lu hayvan çobanlarına kiralamıştı.

Kalışlarından yaklaşık bir yıl sonra bir gün, Türk askerinden oluşan küçük bir ekip bir motorbottan indi ve Ro'ya Türk bayrağı çekti. Despina, olayı Kastellorizo'daki yetkililere bildirdi. İtalyan hükümeti şikayeti üstlendi ve adada yerleşim olduğunu ve bu nedenle gruptaki diğer adalar gibi Ro adacığının da İtalya'ya ait olduğunu ileri sürdü. Türk bayrağı direkten indirildi… Çoğu insan amaçsız yaşar. Despina Achladiotou'nun bir amacı vardı: Geçen gemilere Ro Adacığının Yunan olduğunu anlatıyordu. Gemiyi görünce sahile doğru direğe koşuyor ve bayrağı indirip yine toka ediyordu. Ve gemi, uluslararası deniz kurallarına göre kendi sancağını arya ediyor ve sonra toka ederek, Ro’yu ve bilmediği bir kadını selamlıyordu.

Karada’da tek başına bir kadın

Bunlar, “Bayraklı Kadın”ı ülke çapında meşhur olan “Eikones” dergisinin Nisan 1956 tarihli yayımının açılış cümleleriydi. O zamana kadar Despina Achladiotou zaten 30 yıldır Ro’da- Karaada’da yaşıyordu; bu sürenin yarısında da tek başınaydı.

Bu küçük kadının adasını terk etmemesi ve Yunan Bayrağını muntazaman bu adacık üzerinde dalgalandırması efsanevi boyutlara bürünürken, kendisi de kahramanlığın ve vatanseverliğin simgesi haline geldi. Evlenmiş ve eşi ile Karaada’da yaşama devam ediyorlardı. Onunla ve eşi Kostas ile tanışma ve cömert misafirperverliğini deneyimleme fırsatına sahip olanlar çok heyecanlıydılar; Despina ve eşi Kostas misafirlerini ağırlamaktan çok memnun olurdu.

 

Despina ve Kostas, 1940 yılına kadar adanın tek sakinleriydi. Fakat o sene Kostas’ın sağlık durumu bir olay sonrasında bozuldu ve Kastellorizo'da kimse onun tehlike sinyali olarak yaktığı üç ateşi fark etmediğinden yardım çok geç geldi. Kostas Kastellorizo'ya götüren teknede öldü.

Despina, Kostas’ın cenazesi için gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra annesiyle birlikte Ro'ya döndü. Bu sırada Yunanistan ve İtalya savaşa girmişti. Despina, çaresiz adacıktan ayrıldı ve Kastellorizo'ya döndü. 1943'te İtalya'nın teslim olmasının ardından İngilizler Kastellorizo ve çevre bölgelerin boşaltılmasını emretti. Ancak Despina Achladiotou, Kasım 1943'teki ağır Alman bombardımanından sonra bile adasını terk etmeyi reddetmişti.. Bir söyleşide şunları söyledi: “Ateş ediyorlardı ve kayaların parçalandığını görebiliyordunuz. Kendi kendime ‘Bu bizim sonumuz’ dedim.”

II.Dünya Harbi hâlâ devam ederken, Orta Doğu'da görev yapan Yunan Donanması denizcileri karaya çıktılar ve Ro'da, kendilerini evlerinde karşılayan ve onlara yemek ikram eden bir kadın ve onun yaşlı annesinin yaşadığını keşfettiler. Üslerine döndüklerinde komutanlarına haber verdiler ve onlar da bir tekne dolusu malzeme gönderdiler. O tekne ayrılırken Ro'nun üzerinde Yunan bayrağının dalgalanıyordu.

O andan itibaren bayrağı şafak vakti toka etmek, akşam karanlığında arya etmek Despina Achladiotou için günlük bir görev haline geldi. Bu, simgesel ağırlıklı bir görevdi.

 

Yunanlı yazar Marie Karioti, 1981 tarihli "Kastellorizo" adlı kitabında Ro Leydisi’ne yapılan hoş bir ziyareti şöyle nakletmiştir; “Bana onu evde bayrakla bulacağım söylendi. Ve öyleydi. Adada her gün doğudan batıya dört bayrak dalgalanıyordu. Büyük bir tanesi kulede, biri Sahil Güvenlik binasında, biri otelde ve diğeri de Ro Hanım'a ait olan evde.“Basamaklardan yukarı çıktım ve onu açık penceresinin ahşap pervazında otururken buldum. Bozulmamış evinin duvarında birçok fotoğrafın yer aldığı bir ikon nişi vardı. Gururla sergilediği Atinalı ünlülerin fotoğrafları ve denizlerin çok ötesinde yaşayan akrabalarının fotoğrafları.

“Onu dinledikçe, izledikçe, topraklarımızın bu özgün kadının topraklarımıza kıskançlığa yaklaşan bir gurur duyduğunu hissettim.

“Bir çobanla evlenip onunla birlikte Ro adasına yaşamaya başlamasının üzerinden uzun yıllar geçmişti. Çocukları yoktu. Evin yalnızlığında, keçilerini, sığırlarını güderken saatlerce, günlerce, yıllarca çocuk düşüncesinin acısını çektiğini hayal ettim.

“.. Kış akşamları için Ro Hanım'ın beş kitabı vardı: Erotokritos'un bir kopyası; bir hagiografi; Yunan devrimci kahramanı Tzavellas'ın biyografisi ve fener ışığında okuduğu, isimlerini hatırlamadığım diğer iki kitap..

Despina Achladiotou, Yunan Deniz Kuvvetleri tarafından ödüllendirildi ve Savunma Bakanlığı, Atina Akademisi, Rodos Belediyesi ve diğer kurumlardan onur ödülleri aldı. 1982 yılında 92 yaşında vefat etti ve son arzusu üzerine Ro'da (Karaada) Yunan bayrağı dalgalandıran direğin yanına gömüldü.

 

Bir gün bir ineğin kafasında çıban çıktı. Kocası dağlamak için demiri ısıttı, ama inek onun göğsüne tekme attı. Yaralanmıştı ve her geçen gün durumu daha da kötüleşti. Kıştı ve deniz dalgalıydı. Bir sinyal gönderildi... Farkedildiler ve gönderilen bir motor ile Kastellorizo'ya doğru yola çıktılar. Ancak kostas daha yolda iken hayatını kaybetti. Tekne Kastellorizo limanına ulaştığında yas başladı.

 

“Achladiotou bir süre Kastellorizo'da kaldı, ama geçimini Ro adasından sağlamaya devam etti. Bu yüzden bir akrabasıyla birlikte geri döndü. Ama yüreği hâlâ acı ve yalnızlıktan sızlıyordu ve sanki eski mutluluğunun son kırıntısını da yok etmek istermişcesine beş kitabını ateşe attı ve kışı tek başına ocağın önünde alevleri izleyerek geçirdi.

“Yunan bayrağını her sabah direğe çeker, akşam karanlığında indirirdi. Adanın yanından geçen gemilerdeki kaptanlar, Leydi'yi, Ro'yu, ya da bayrağı selamlamak için düdük çalarlardı. Zaman geçtikçe gemi düdüklerinin çalınması bir gelenek haline geldi.

“Ve böylece yıllar geçti. Ro Hanımı sonunda Kastellorizo'daki eski evinde yaşamaya başladı. Orada her sabah küçük

balkonunda bayrağı dalgalandırıyordu. Herkes onu sevgiyle anıyordu ve tüm Yunanistan da ondan saygı ile bahsediliyordu. Gün geldi ve o da her fâni gibi bir dünyadan ayrıldı. Mezarı isteği doğrultusunda Ro-Karaada’dadır. Meis Adası’nda bir meydanda ise anısına bir büst dikilmiştir.

Meis Adası’nın batısında uzakta olan adacık Ro’da Yunan bayrağı dalgalanır..Bu adacık Lozan Antlaşması Madde 15’de belirtilen; “adalar arasında Türkiye aşağıda sayılan Adalar üzerindeki tüm hak ve senetlerinden İtalya yararına vazgeçer” ifadesinde Bunlara bağlı olan adacıklar” denilerek Bodrum’daki Karada gibi onlarca ada ve adacık ve Meis (Castellorizo) Adası gibi İtalya’ya bırakılmış ve daha sonra Yunanistan’ın ilhak ettiği adacıklardan biridir.

 

Bu yazı toplam 873 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.