1. HABERLER

  2. SEKTÖRDEN

  3. Enerji Ekserji ve Deniz Taşımacılığı
Enerji Ekserji ve Deniz Taşımacılığı

Enerji Ekserji ve Deniz Taşımacılığı

19’uncu Ekserji ve Uygulamaları Yaz Kursu 03-05 Mayıs 2023 tarihleri arasında Piri Reis Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşti. Dünyaca ünlü uzmanların katıldığı eğitim programı başarıyla tamamlandı.

A+A-

Enerji alanında uzman ve sektörün yakından tanıdığı Prof. Dr. İbrahim Dinçer başta olmak üzere Prof. Dr. Yunus A. Çengel, Prof. Dr. Arif Hepbaşlı, Prof. Dr. Adnan Midilli ve Prof. Dr. Mustafa Özilgen’in ana konuşmacı/eğitimci olarak ders verdiği 19’uncu Ekserji ve Uygulamaları Yaz Kursuna ayrıca Prof. Dr. Zafer Utlu, Prof. Dr. Mustafa İnsel, Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç ve Prof. Dr. Ziya Söğüt de katkıda bulundu.

Prof. Dr. Nafiz Arıca’nın açılış konuşması ile başlayan organizasyona çok sayıda ulusal ve uluslararası katılımcı, akademisyenler ve öğrenciler konuk oldu. Konuşmasına 19. Ekserji ve Uygulamaları Yaz Kursuna hoş geldiniz. Sizleri üniversitemizde misafir etmekten büyük bir mutluluk duyuyorum” diyerek başlayan Rektör Prof. Dr. Nafiz Arıca; “İş potansiyelinin bir ölçüsü olarak belirli bir halde ve miktardaki enerjinin yararlı iş potansiyeli özeliğine kullanılabilirlik veya kullanılabilir enerji diye de bilinen ekserji, herhangi bir termodinamik yasasına karşı gelmeden, bir düzeneğin verebileceği işin miktarındaki üst sınırı temsil etmektedir. Dolayısıyla birçok sektörde olduğu gibi denizcilik sektöründe de dizel motorlar gibi tahrik sistemleri ile yürütülen gemilerde, her hâlükârda sarf edilen yakıttan elde edilebilecek en üst sınırdan iş üreterek, yani maksimum ekserji ile gemilerimizi işletmek temel önceliğimiz olmalıdır” dedi.

nafiz-arica-min-1-001.jpg

PİRİ REİS ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. NAFİZ ARICA

“ÜNİVERSİTE OLARAK BU KONUDA PROJELER GELİŞTİRECEĞİZ”

Prof. Dr. Nafiz Arıca şöyle devam etti: “Bu perspektif, gemilerin verimli bir şekilde işletilmesi ve çevreye zararlı etkileri olan sera gazlarının en alt düzeye çekilebilmesi manasına gelecektir. Ayrıca ekserji analizi sayesinde enerjinin verimli kullanılmasının yanında atık enerjinin azaltılması bakımından da ayrı bir öneme sahiptir. Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda IMO 2018-2023 stratejik planında iklim değişikliğine cevaben deniz taşımacılığının hava kirliliğine katkısını en aza indirmek için iddialı ve gerçekçi çözümler geliştirme ihtiyacı olarak belirlenmiştir. Uluslararası Denizcilik Örgütü IMO'da en son 12-16 Aralık 2022 tarihleri arasında yapılan toplantıda ilerleyen süreçte uygulanması öngörülen teknik ve piyasaya dayalı önlemler hakkında yapılan değerlendirmeler yer almıştır. Özellikle stratejideki sera gazı azaltma hedeflerinin vizyonu ve seviyeleri konusunda üye devletler arasında anlaşma sınırlı kalmış, 2050 yılına kadar tamamen dekarbonizasyonu destekleyenler ile tam dekarbonizasyon hedefine ulaşma sürecinin fizibilite çalışmasının gerçekleştirilmesini ve karar alınmadan önce devletler üzerindeki potansiyel etkilere ilişkin daha detaylı değerlendirme yapılmasını isteyenler arasında görüş farklılığı oluşmuştur”.

Nafiz Arıca sözlerini “Bu noktada Piri Reis Üniversitesi olarak gemi işletme sektöründe enerji ve ekserji analiz temelli çalışmalar ile verimliğin arttırılması ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasını hedefleyen uygulamaları hedefleyen projeler geliştirmemiz gerektiğini görüyoruz. Buraya dünyanın farklı ülkelerinden çok değerli Türk bilim insanlarını davet ettik. Bu bilim insanları hem üniversitemizdeki, hem diğer üniversitelerdeki akademisyenlere, hem de sektördeki insanlara ekserji ve uygulamaları konusunda eğitimler verecekler. Ekserji konusunda bir farkındalık yaratılması gerekiyor ülkemizde. Bunu biraz daha büyütelim, bir sempozyum haline getirelim. Bu eğitimleri de onun altında bir etkinlik olarak planlayalım; bu konuda da Piri Reis Üniversitesi olarak ev sahipliği her zaman yapabiliriz” diyerek sonlandırdı.

Toplantının ilk gününde her uzman kendi alanında önemli sunumlar yaptı ve öğrencilere Ekserji ve Uygulamaları kursu verilmeye başlandı. Organizasyon sırasında dünyaca ünlü bilim insanı Prof. Dr. İbrahim Dinçer ile özel bir röportaj yaptık. Prof. Dr. İbrahim Dinçer Deniz Ticareti Dergisi’ne özel açıklamalar yaptı, sorularımızı cevapladı:

ibrahim-dincer-min.jpg

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ - ONTARIO ÜNİVERSİTESİ - TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ ÜYESİ VE ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU YÜRÜTÜCÜSÜ PROF. DR. İBRAHİM DİNÇER

“SEKTÖRDE DÖNÜŞÜM SANCILI OLACAK”

“Şu anda masanızdaki önemli konulardan bahseder misiniz?” sorumuza Prof. Dr. İbrahim Dinçer şöyle cevap vererek başladı açıklamalarına: “İnsanlığın neye ihtiyacı var diye bakmalıyız. İnsanlığın 4 ana ihtiyacı var. Temiz hava, temiz su, temiz gıda ve temiz enerji. İşin ilginç tarafı eğer enerjimiz temiz değilse, bu diğer üçünü de etkiliyor. Zaten şu an içinde bulunduğumuz sürecin aslında temel nedenlerinden biri gerek bölgesel gerekse küresel olarak yaşadığımız iklim değişikliği, küresel ısınma… Bütün bunların temel dayandığı nokta da enerji ayağı. İnsanoğlu enerji kullanımına neyle başladı? Odunla başladı. Sonra ne oldu? Endüstri devrimi ile kömüre geçildi. Ve ondan sonra zaten emisyonlar hızlı bir şekilde artmaya başladı. Kömür, petrol, doğalgaz… Şimdi bakıldığında bu süreç nereye evriliyor? 2020 itibari ile karbon çağından hidrojen çağına evrildi”

Hidrojen çağına geçişin 2030 itibariyle hedeflendiğini söyleyen Prof. Dr. İbrahim Dinçer; “Pandeminin öne çıkması 2020 itibariyle bütün dünyada olumsuzluklara neden oldu. Bu nedenle hem çevre hem sağlık konusundaki hassasiyetler ön plana çıkınca bu süreç öne çekildi. 2020 itibariyle biz teknik olarak hidrojen çağına girdik” dedi. “Peki bu süreci başka hızlandıran faktörler nedir?” diye soran İbrahim Dinçer, “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması, doğal gaz akışlarının kesintiye uğraması dolayısıyla bu fotoğrafta hızlı değişimleri oluşturdu. Rusya Avrupa’nın sürüneceğini düşünüyordu, ama Avrupa sürünmedi. Hatta Rusya şunu söyledi Türkiye üzerinden isterseniz doğal gazınızı alabilirsiniz. Hiçbir Avrupa ülkesi gelip doğalgaz almadı. Sıvılaştırılmış doğalgaz aldı. Niye? Çünkü dünyada LNG pazarı var. Dinamik değişiyor” şeklinde konuştu.

Avrupa’nın birçok ülkesinin, LNG istasyonları kurduğunu ve sonuç itibariyle hızlı bir şekilde LNG ticaretinden ihtiyaçlarını karşıladıklarını ve kışı problemsiz atlattıklarını söyleyen Dinçer, “Aynı zamanda neye bakmamız gerekiyor?” diye sorarak şunları söyledi: “Petrol firmaları ne yapıyor? Bazen fotoğraf okumayı bunlar üzerinden gerçekleştirmemiz gerekiyor. Petrol firmaları ne yaptı? Şu anda petrol firmalarının neredeyse petrolle ilgisi kalmadı. Niye? Hedefleri yenilenebilir enerji ve hidrojen. BP… Bunu biz British Petroleum diye biliyoruz. BP o ilk harfleri sakladı, ne yaptı Bion Petroleum… Yani petrolün ötesine geçti. Dönüşüm başladı. Ya bu dönüşümü gerçekleştireceksin ya bu dönüşümün bir parçası olacaksın ya da eriyip gideceksin. Bunun başka alternatifi yok”.

“Dönüşüm her bir sektörde olduğu gibi ulaşım sektöründe de gerekiyor. Ulaşım sektörünün üç ayağı var. Hava, kara, deniz…” diye konuşan Prof. Dr. İbrahim Dinçer, “Hava, kara boyutunda bakıldığında şu an itibariyle hidrojenli, elektrikli araçlar zaten var. Hidrojenli araç aslında elektrikli araç. Fark nereden geliyor? Batarya yerine hidrojen tankını ve bir de yakıt hücresini koyuyoruz. Yakıt hücresi sistemi… Sonuç itibari ile elektriği bunun üzerinden üretip elektrik motorunu çalıştırıyoruz, araç da gidiyor. Batarya eksenli yapma yerine hidrojen eksenli kullanıyoruz” dedi.

Havacılıkta Airbus’tan başlayarak birçok firmanın yol haritasını çıkardığını söyleyen Dinçer; 2050 yılına kadar dronelardan başlamak üzere ticari uçaklardan yolcu uçaklarına kadar herkesin planı belli oldu. Denizciliğe gelince… IMO, ‘Bizim karbon ayak izini düşürmemiz emisyonları azaltmamız gerekiyor. Hikaye istemiyoruz’ dedi. Bu noktada hidrojen öne çıkmış bir seçenektir. Ona göre kendinizi ayarlayın” şeklinde konuştu. Prof. Dinçer şöyle devam etti: “Buna göre ne yapmak gerekiyor? Doğru hazırlanmak gerekiyor. Doğru hazırlanma derken neye ihtiyacımız var? İlk olarak insan kaynağına ihtiyacımız var. Her şeyin başı da sonu da insan. İkincisi buna yönelik kodlar, yönetmelikler, düzenlemeler, teşvikler, destekler, standartlar tüm bunların acilen oluşturulması gerekir. Bunu her bir sektörün katmanı ve paydaşı için yapmak lazım. Denizcilik de dahil. Onun yanında kurumsal yapıların oluşturulması, altyapıların kurulması lazım. Denizcilik sektöründe üç katman var. 1-Tersaneler; süreç orada başlıyor, 2-Limanlar, 3- Gemiler. Bakıldığı zaman bütün bunların hepsini ele almak gerekiyor.”

Hidrojen konusunda araçlarda bunun gerçekleştirildiğini belirten Dinçer, bunu Japonya örneği ile anlattı: “Mesela Japonların binek aracı var. 5.6 kg hidrojenle 650 km gidiyorsunuz. Dolum istasyonlarındaki yeşil hidrojenin fiyatı 13 dolar civarında. Avrupa’da Amerika’da dolum istasyonları var. Sonuç itibari ile bakıldığında benzinden şu an itibariyle daha ekonomik. Önümüzdeki süreçte ne olacak? Tabii ki bu teknoloji gemilere de gerekecek”.

“Gemilerde bu dönüşümü gerçekleştirirken ne yapmalıyız?” sorumuzu da Prof. Dr. İbrahim Dinçer şöyle cevapladı: “Burada yakıt hücreleri ve bunun üzerinden kurulacak güç sistemleri olacak. Çünkü niye? Enerjiye ihtiyacı var. Burada hibrit enerji sistemleri üzerinden de gidilebilir. Sadece hidrojenli sistemler üzerinden de gidilebilir. Bazıları diyor ki, ‘hidrojen için acaba bize daha fazla hacim mi gerecek gemilerde?’ Hayır. O konu yanlış bir konu. Baktığınız zaman 300-500 metreküplük alan yakıta ayrılıyor. Hidrojene girdiğimiz zaman 50 metre küplere inecek. Nasıl inecek? Çünkü şu andaki yakıtlar 2-3 barlarda depolanıyor. Hidrojeni biz 700 barda, 1000 barda, 1200 barda depolayacağız. Dolayısıyla daha küçük hacimde, daha fazla hidrojeni depolama imkanı var. Hidrojenin diğer fosil yakıtlı kaynaklarla karşılaştırıldığında enerji yoğunluğu üç kat daha fazla. Yani siz daha az bir yakıtla daha uzun bir menzil gideceksiniz. Bunun yanında amonyak da olabilir. Üzerinde çalışıyoruz”.

Hidrojen Teknolojileri Derneği’nin de başkanlığını yapan İbrahim Dinçer, “Hazırladığımız raporlarımız var. Türkiye’nin stratejik yol haritasından, hidrojen çiftliklerini ve 81 ili çalıştık. On shore, of shore. Hidrojen ekosistemi ne demektir? Üretimi, depolanması, taşınması ve kullanılması nasıl olacak? Mesela biz Türkiye’de şuna da çalıştık: Limanları ve marinalar… Ne gerekecek bunlara? Hidrojen dolum istasyonları, elektrik şarj istasyonları hepsini çalışalım” dedi. Kanada’nın Toronto Limanı’nda hidrojenli ve photovoltaik yüzer panellerle elektrik üretip oradan hidrojen, hidrojenin kullanımı, buna yönelik ekosistemin nasıl kurulması gerektiğini çalıştıklarını söyleyen Dinçer; Türkiye’de de Ataköy ve Turgutreis’i dikkate alarak çalıştıklarını söyledi.

Sektörde dönüşümün sancılı olacağını belirten Prof. Dr. İbrahim Dinçer şöyle devam etti: “Sancılı olmayan bir dönüşüm yok. Yönetmelik bile değiştirilse insanlar etkileniyor. İnsanoğlu alışkanlığını seviyor. Bizdeki birçok insanının sıkıntısı şu: Bir işin nasıl olmayacağını söylemek. Bu negatif yaklaşımdır. İnsanoğlunun yapamayacağı hiçbir şey yok. Bugün bu kadar teknoloji gelişimler nasıl oluyor? İnsanoğlu ile… Bana bilimsel veri ile gelin. Ben bilimsel veri ile geliyorum. Çalışmalar yapıyorum, değerlendirmeler yapıyorum. Bilimsel anlamda realite ile gidilmesi gerekiyor. Şu an itibari ile biz hidrojen çağındayız, bunu kabul etmeyebilirsin, yel değirmenlerine savaş açabilirsin, önemli değil. Hidrojen hafif olduğu için kaçmaya eğilimli bir gazdır.  Mesela biz Türkiye’de kapsamlı bir proje yaptık. Dedik ki, temiz hidrojen üretelim güneş ve rüzgarla ve bunu doğalgaza karıştıralım. Doğalgazdaki karbon ayak izini indirelim. Yani emisyonları azaltalım. Aynı zamanda yanma performansını iyileştirelim. ‘Bunu sistemde değişiklik gerektirmeden hangi hacimsel oranlarda katalım?’ diye düşündük Hacimsel oranlarda yüzde 20’ye kadar kattığımız zaman mevcut polietilen esaslı borular bile kullanılmaya devam edebilir. Ama bunun üzerine çıkarsak, gevrekleşmeler olacak malzemede. Çünkü hidrojen hafif ve hemen o şeye nüfus ediyor. Onun için bilim böyle bir şey. Anlaşılmayan, bilinmeyen hiçbir şey yok. Bana göre en korkulacak şey hidrojen değil; cahilliktir”.

Ekserji ve Uygulamaları Yaz Kursu’nun 19’uncusunu düzenlediklerini belirten Dinçer Ekserjiyi ise şöyle açıkladı: “Termodinamikten geliyor, enerji ekseninde. Termodinamiğin ikinci kanununda enerjiyi nasıl, ne şekilde en kaliteli şekilde kullanabilirizin anahtarı ekserji ile geliyor. Ekserji aynı zamanda enerji kalitesinin bir göstergesi. Burada amacımız şu; tamam madem enerji var. Enerjiyi üretmemiz, dönüştürmemiz, taşımamız, kullanmamız gerekiyor. Peki bunu en kaliteli, en doğru nasıl yaparız? Biz bunun cevabını arıyoruz, gösteriyor ve öğretiyoruz. Çünkü temel fonksiyon o”.

Türkiye’nin fosil yakıtlar sürecinde dışarıya bağımlı bulunduğunu ve cari açığı oluşturan en büyük kalemin bu olduğunu belirten Prof. Dr. İbrahim Dinçer, bu konudaki çalışmalarını anlatarak açıklamasını noktaladı: “Mevcut yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak onshore – offshore gibi buradan ihtiyaçlarımızı karşılayalım dedik. Aynı zamanda atıklarımızı da dikkate aldık. İhtiyaçlarımızı karşılayalım, ihtiyaç fazlası enerjimizi hidrojen üretiminde kullanalım. Türkiye’nin potansiyelini de belirledik; yıllık 610 milyon ton. Şimdi şuna gelelim Almanya geçen sene mayıs ayı itibari ile Avusturalya ile bir anlaşma yaptı. 50 milyar dolarlık bir anlaşma. Karşılığında ne alacak? 5 milyon ton hidrojeni 2030 yılına kadar alacak. Kilosu 10 dolara geliyor. Türkiye’nin hidrojen üretim potansiyeli 614 milyon ton. Bunu 10 dolar ile çarpın neticeyi göreceksiniz. Şimdi hidrojen çağında dünyanın en önemli ilk 5 ülkesinden biri olma fırsatımız var. Niye? Yenilenebilir enerji kaynakları itibari ile Türkiye şu anda toplamda en iyi 5 ülkeden biri. Eğer biz bunu katma değere dönüştürebilirsek, hidrojende öne çıkabilecek bir ülkeyiz. Dünyanın hidrojen rafinerisi olabiliriz. Bunu katma değere dönüştürüp bu ülkenin refahını arttırmak mümkün. Bunun bankasının kurulması gerektiğini söyledim. Bunun borsasını kuralım. Avrupa Topluluğu 3 hafta önce bankasını kurdu. Geçen seneden beri söylüyorum. İstanbul’da kuralım dedim. Türkiye gündeminde öncelikler farklı olduğu için bu tür şeyleri ıskalıyoruz. Bunların hepsi birer ekonomik değer. Sonuç itibari ile Türkiye eğer doğru hamleleri yaparsa; hidrojen çağında aslında dünyanın en gelişmiş, en müreffeh ülkelerinden biri olma şansına sahip”.

ziya-sogut-min.jpg

PİRİ REİS ÜNİVERSİTESİ DENİZCİLİK FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. ZİYA SÖĞÜT

“ALANINDA DEĞERLİ HOCALARI ÖĞRENCİLERLE BULUŞTURMAMIZ ÖNEMLİ”

“19. Ekserji ve Uygulamaları Kursu’nun, Prof. Dr. İbrahim Dinçer koordinatörlüğünde yürütülen ve dünya çapında hepsi Türk olan toplamda 5 kurucu ve 8 değerli hocamızın hiçbir ücret beklemeksizin katkı verdikleri ve özellikle Türk gençlerine dünya çapında akademik altyapılarını geliştirecek bir çerçeve çizdikleri özverili bir kurs programı” diyen Prof. Dr. Ziya Söğüt organizasyona yönelik şu bilgileri verdi: “Çok ciddi bir program. Sabah 9’da başlayıp akşam 6’ya kadar sürüyor. Hiç ara verilmeden yapılıyor. Biz kendi simülatör merkezimizi bile gezdirmek istedik, eğitimden ara bulamadık. İbrahim Dinçer hocamız son noktaya kadar başında kalır, eğitimin her noktasını titizlikle takip eder ve bu süreç içerisinde mutlaka çıktılar ister. Şu anda da kurs sınavı yapılıyor ve buna ilişkin sonuçları değerlendirecekler. Arkasından bir sonraki kurs programını yeniden yapacaklar. Tabii ki bu organizasyonu buraya getirmek çok kolay olmadı, birçok ön görüşme yapıldı. Şunu gururla söyleyebilirim; Piri Reis Üniversitesi ailesi olarak oldukça memnun bir ortam yarattık bundan da çok mutluyuz. Bunun sonucunda kasım ayında uluslararası enerji ve çevre sempozyumunun sorumluluğunu da rektör hocamızın başkanlığında almış olduk. Onu da biz yapacağız. Piri Reis Üniversitesi ailesi olarak bu tür uluslararası etkinliklerin ev sahibi bir üniversite olma arayışımız var. Bununla ilgili bir tanesini zaten online olarak gerçekleştiriyorduk. Enerji yönetimi ve sürdürülebilirlik sempozyumu. Birincisini geçen yıl yapmıştık, yaklaşık 29 ülke katılmıştı, 135 bildiri sunulmuştu. Şimdi ikincisi çok daha büyük potansiyelle ayrı sempozyum halinde gelişecek. Bu etkinlikler ve bu hocaları getirmemiz, öğrencilerle buluşturmamız önemli. Dün panel vardı mesela sektörle buluşturduk ve çok değerli bir tartışma ortamı oldu. Bu imkanları bize İMEAK Deniz Ticaret Odası sağlıyor. Onlara da çok teşekkür ederiz. Bu süreci arttırarak devam ettireceğiz”.

Vira Haber - Ayşe Olcay

Bu haber toplam 766 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.