1. YAZARLAR

  2. Selma Demir

  3. İki Balığın Hikâyesi
Selma Demir

Selma Demir

Yazarın Tüm Yazıları >

İki Balığın Hikâyesi

A+A-

Denizin derinliklerinde, mercan kayalıklarının gölgesinde yaşayan çok yakın arkadaş iki balık vardı, biri kırmızı, diğeri mavi.

Onlar, birbirinin aynasıydı; ama bir o kadar da zıttı. Mavi olan cesurdu, kıpır kıpırdı, suyun altındaki her yeni yeri keşfetmek isterdi. Kırmızı olan ise sakindi, düşünceliydi, bir yosunun kıvrımında bile uzun uzun oyalanabilirdi. Birbirlerini böyle tamamladılar, yıllar boyu. Kimsenin geçemediği girdaplardan geçtiler, kayboldukları mercan tünellerinden birlikte çıktılar. Ne zaman biri yorulsa, diğeri çekti onu peşinden.

Tanıştıkları zaman boyunca uçsuz bucaksız denizlere, bir kayanın gölgesinde farklı mercan şehirlerine yüzdüler. Farklı geçitler, unutulmuş batıklar, rengarenk inciler ve sırlarla dolu bir yaşam, derinler de karşılaştıkları gür sesli büyük balıklardan korkularını ben yanındayım diyen bir ses ve bakışlar ile gideren gözleri sakinleştirirdi. Bir dostluktan fazlasıydı belki bu, ama hiçbir zaman tanımlamaya çalışmadılar. Denizin kendi dili vardı zaten, sözcüklere gerek bırakmayan bir dil. Ama zaman, denizde bile durmuyordu.

Bir gün, bilinmeyen bir akıntı gibi beliren fikir ayrılıkları başladı. Mavi balık daha açık denizlere gitmek istiyordu. Kırmızı balık ise doğdukları koyda kalmak istiyordu. Mavi balığın gözü ufukta, kırmızı balığın gözü derindeydi. Küçük anlaşmazlıklar sessizliklere dönüştü, sessizlikler içten içe büyüyen sitemlere. “Sen hep uzaklara bakıyorsun” dedi kırmızı balık bir gün. "Ben burada, birlikte kalmak isterken." "Sen de hep olduğumuz yerde kalmak istiyorsun," dedi mavi balık. "Ben görmek keşfetmek farklılıklar istiyorum” dedi.

Söylenen sözler, suyun üstünde köpük gibi kaldı. Ama suyun altı, sessizdi artık. Sessiz ve ağır.

Sonra bir gün, beklenmeyen bir fırtına çıktı. Dalgalar büyüdü, akıntı yön değiştirdi. İkisi de sığındıkları yerden savruldu. Mavi balık batıya, kırmızı balık doğuya. Ne vedalaşabildiler, ne de bir umut bırakabildiler geride.

Yıllar geçti mavi balık yeni denizler gördü. Başka balıklarla tanıştı. Yüzdü, savaştı, saklandı, öğrendi. Ama bazen, yeni bir mercana rastladığında içinden bir ses yükselirdi. Keşke arkadaşım kırmızı balık da yanımda olsaydı diye. Kırmızı balık eski koyu terk etmedi, ama rüzgâr döndükçe, zamanla o da yeni yerlere savruldu. Sessizliğe alıştı. Ama bazen, uzaklardan bir mavi parıltı geçtiğinde gözlerinin önünden, içinden geçerdi arkadaşı mavi balık.

Yıllar sonra, bir gün akıntı, yeniden yön değiştirdi. Belki şans, belki kader, belki de denizin unutmadığı bir bağ. İki balık, bir kez daha karşılaştı. Aynı mercanın kıyısında, yıllar önce konuştukları son yerde. Sessizce baktılar birbirlerine. Gözlerinde yıllar, yüzgeçlerinde yorgunluk ama aralarında, hâlâ o tanıdık dalga vardı. Kırmızı ve mavi, yeniden aynı suya karıştı. Ve belki ilk defa hiçbir şey demeden anlaştılar:

Kırmızı ve Mavi, yeniden birlikteyken, deniz sanki daha durgundu, daha berrak. Yüzgeçlerinin hareketi bile aynı ritme dönmüştü. Farklı yönlere yüzerek öğrendikleri her şey, şimdi ortak bir hikâyenin parçasıydı. Mavi’nin cesareti kırmızının dinginliğinde denge bulmuştu, kırmızının sabrı maviyle yeniden hayat kazanmıştı.

Birlikte yüzdükleri yeni sularda, artık eskisi gibi acele etmeden keşfettiler. Her yeni mercan kayası, hem bir anı hem de bir umut oldu. Geçmişin suskunlukları yerini anlayışa bırakmıştı.

Bir gün, yosunlarla kaplı bir kayanın dibinde, yıllar önce kaybolmuş bir inci kabuğu buldular. İçinde parlak bir inci yoktu belki, ama o an, her ikisi de hissetti. Bazen en değerli olan, içi dolu olan değil, birlikte arandığında anlam kazanan şeydi.

Mavi balık
İyi ki karşılaştık yeniden, dedi, bu kez kelimelerle.
Kırmızı, gülümsedi. Belki de hiç ayrılmadık, sadece yollarımız biraz dolandı dedi.

O günden sonra, ikisi bir akıntı gibi aktılar yaşamın içinde. Kimi zaman yine farklı yönlere daldılar, ama artık biliyorlardı: Aynı denizde, aynı kalpteydiler. Ve deniz, onları nereye götürürse götürsün, aralarındaki bağ kaybolmazdı.

Çünkü bazı dostluklar, zamanla değil, yürekle bağlıdır.
Ve deniz, her şeyden önce, bağışlamayı bilen bir yerdir.

 

 

Bu yazı toplam 981 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.