John Avramides Pasha ve İdare-i Mahsusa
Makaleme başlarken, önce Con Paşa’nın soy ismini “Avramides” olarak belirtmeliyim.
Anlatırlar ki; Hazret Con Paşa şirketin yöneticisi olunca, kaptan köşkünde seyahat edip caka satarmış. Bu duruma içinden kızan adadan komşusu Dr.Şemsi Molla birgün vapura merkeple binmeye kalkar. O dönem İdare-i Mahsusa vapurlarına hayvan alınmıyor. Almazlar nitekim..
Molla hazırcevap.. Lafı yapıştırır "Con Paşa’nın bindiği vapura bizim merkep neden alınmıyor"
Kuleli'de hoca olan Şemsi Molla, okula vapurla gidip geliyordur. Günün uzun bir bölümünü vapurda geçiren Şemsi Molla'ya bir gün birisi; "Efendim, siz nerede ikamet buyuruyorsunuz?" diye sual edince, o da; “Ada vapurunda!” diye cevap vermiş.
John Avramides Paşa, ilk yıllarda İdare-i Mahsusa’nın Haliç Vapurlarına ait Haliç Vapurları Şirketi Genel Müdürü idi.
Haliç-i Dersaadet Şirket-i Hayriyesi, diğer bilinen isimleriyle Dersaadet Haliç Vapurları Osmanlı Anonim Şirketi, Haliç Dersaadet Vapurları Şirketi, Haliç Vapurları Şirketi, Haliç Şirketi, 1856'dan 1941'e kadar Haliç'te yolcu taşımacılığı yapan vapurculuk anonim şirketi idi. 1941'de kamulaştırılarak bütün hakları Şehir Hatları'na devredilmiştir.
Haliç vapur imtiyazı Haliç-i Dersaadet Şirket-i Hayriyesi adlı şirkete ilk olarak 1856 yılında yirmi yıllık süre için verilmiştir. İmtiyazı bahşeden 1856 tarihli padişah iradesinde, bu imtiyaz Hasköy İskelesi merkez kabul edilerek, Köprü (Eminönü) dışında yolcu taşımamak, yani Haliç içerisinde kalmak koşuluyla, Haliç'in her iki yakasındaki iskeleler arasında küçük vapurlarla yolcu taşımacılığı yapmayı içermekteydi.
1872 yılında yapılan imtiyaz sözleşmesiyle daha önce yirmi yıl için verilen imtiyaz yirmi yılın bitiminden itibaren on yıl daha uzatılıyordu. Yapılan bu ilk sözleşmeye göre şirket en az sekiz parça vapur bulunduracak, vapur sefer ve sayısını bölgede oturan halkın isteklerine göre şirket ayarlayacak, yazlık-kışlık tarife önceden ilan edilecekti..
Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature”1888-1890 yıllığındaki Haliç Vapurlar İdaresi ve Şirketi Hayriye tablosu.
Bu süre içinde Mahmud Celaleddin Paşa'ya ait olan imtiyaz hakkı mültezimler arasında birçok kez el değiştirir. Önce Panos Michael Courdji & Co. Şirketine, ardından Georges Zarifi'ye geçer. 1885-1908 yılları arasında da Genel Müdürü John Avramides Paşa tarafından idare edilir. Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature” başlıklı 1888-1890 yıllığında “COMPAGNIES DE NAVIGATION A VAPEUR” olarak verilen “Haliç Dersaadet Vapurları Şirketi”ne ait sayfada şirketin merkezi Ayakapı olarak verilmekte. John Avramides Paşa Genel Müdür ve P.Valsamaky Yönetici olarak yeralırken, Türk Genel Sekreter Elias ve İsmail Efendi, Denetçi Veli ve Hacı Ali Efendi, Gemiler Müfettişi Şerif Bey ve Tahsin Bey, Baş teknisyendir.
Şirketin vapurları her 15 dakikada bir olmak üzere Yemiş, Kasım Paşa, Cibali, Aya Kapı, Fener, Balat, Hasköy, Ayvansaray, Halıcıoğlu, Defterdar, Eyüp iskelelerine uğramaktadır. İlkbahar, yaz ve sonbahar gibi güzel mevsimlerde Kağıthane’ye de uğrak yapılmaktadır.
1892 yılında imtiyaz süresi dolan işletme 1908 yılına kadar imtiyazsız şekilde faaliyetlerini sürdürmüştür. 1909 yılında ise imtiyaza ilişkin mukavelename imzalanmıştır. 1910 yılında imtiyazı kullanmak için Haliç Vapurları Şirketi adıyla bir şirket kurulmuştur. Galata Köprüsü'nden başlayarak Kâğıthane'ye kadar Haliç'in her iki tarafındaki iskelelerin kurulması ve bunlar arasında vapurla yolcu taşınması için 40 yıllık imtiyaz verilmiştir.
Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature” 1908 yıllığında ise John Avramides Paşa İdare-i Mahsusa’nın Genel Müdür Yardımcısı olarak yeralmaktadır. İdare-i Mahsusa-Compagnie de Navigation Ottomane Mahsousse Başkanı Albay Hafız İbrahim Bey ve Şirketin Genel Merkezi Kılıç Ali Paşa Sokağı Mumhane/Galata’da idi.
Yönetim Kurulu Üyeleri;
Miralay Mustafa Galip ve Miralay Hüsnü Bey,
Genel Sekreter: Cevat Bey,
Genel Müdür ( Devlet adına) Yönetim Kurulu Başkanı Bahriye Nazırı Hasan Rami Paşa,
Genel Müdür Yardımcısı: John Avramides Paşa,
Baş Muhasebeci: İshak Tevfik Bey,
Veznedar: Hamdi Bey,
Acente Başkanı: Mehmet Zeki Bey,
Denetçi: Ali Bey,
Denetçi Yardımcısı: Ahmed Efendi,
Teknik Denetçi: Hakkı Bey,
Çevirmen: Michel Vassiliadis,
İstanbul Şubesi: Bahçekapı Caddesi. Acente- Hasan Efendi olarak yazılıdır.
Şirketi Hayriye’nin Başkanı: Yusuf Ziya Paşa’dır.
Şirketin Genel Merkezi: Eski Balık Pazarı, Galata’dadır.
Genel Müdür: Hafız Vehbi Efendi
Genel Sekreter: Ali Bey,
Henel Denetçi: İskender Efendi.
Baş Muhasebeci: Hovseb Yusufyan Efendi’dir.
Şirketi Hayriye Vapurları: Kabataş, Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı, Emirgan, Boyacıköy, Stenia, Yeniköy, Tarabya, Kireçburnu, Büyükdere, Mezarburnu, Rumeli Kavağı, Anadolu sahilinde: Harem, Salacak, Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Vaniköy, Kandilli, Anadoluhisarı, Kanlıca, Çubuklu, Paşabahçe, Beykoz, Anadolu Kavağı iskelelerine uğramaktadır. 1858'den beri vapurların işlediği Haliç hattında kurulu bulunan Haliç Vapurları Şirketi, 1941'de ve Boğaz hattında vapur işletmek üzere 1851'de kurulmuş olan Şirket-i Hayriye 1945'te kamulaştırılarak bütün haklarının Şehir Hatları'na devri ile İstanbul sularında vapur taşımacılığı tek çatı altına toplanmıştır.
(Kaynakça;1-Türkiye’de Kentsel Hizmetler Alanında İmtiyazlı Şirketler Ve Beledîleştirme (1850-1950),T.C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi), Erişim 11 Mart 2013 Şehir Hatları, Hakkında (Tarihçe). 2- Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature” 1881-1908 yıllıkları).
Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature”1908 yıllığındaki Haliç Vapurlar İdaresi ve Şirketi Hayriye tablosu.
Denizden ve işletmecilikten iyi anlayan John Paşa (Yannaros Avramides) İdare-i Mahsusa'nın Haliç Vapurları Şirketi’ne genel müdür yardımcısı ve genel müdür olarak atanmış ve müessese onun müdürlüğü sırasında kâra geçmişti. Halk kendisine “John“ adını takmış, daha sonra “Paşa”lık unvanı da verilince “Con Paşa” diye çağrılır olmuştur. Con Paşa Ada'da Nizam'daki köşkünde oturuyor, işine Ada'dan gidip geliyordu, damadı Osman Nizami Paşa’dır. 1922’de Türkiye’den Almanya’ya yerleşmiştir. Sahipsiz kalan köşkü emval-i metrûke olarak hazineye geçmiş, satışa çıkarılınca da Emanuel (Manol) Karasu Efendi almıştır. Emanuel Karasu Efendi Masondu. Sultan V. Murat'ın tahta çıkışını desteklemiştir. Ayrıca Con Paşa köşkünün alt tarafındaki kırmızı tuğladan inşa edilmiş olan Sevastapol köşkünün de sahibiydi (Troçki'nin Ada'da kaldığı ikinci ev). Con Paşa köşkünü daha sonra Ahmet Borovalı satın almıştır. 2007’de Arkas Holding Başkanı Lucien Arkas tarafından satın alınmıştır.(Semiha Akpınar, Büyükada: Bir Ada Öyküsü).
Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de
l'administration et de la Magistrature”1914 yıllığındaki Haliç
Vapurlar İdaresi ve Şirketi Hayriye tablosu.
John Avramides Pasha ve ailesinin 1922’de Türkiye’den ayrıldığı yazılıdır.İdarei-i Mahsusa (Compagnie De Navigation Ottomane Mahsoussé) ve Şirket-i Hayriye yönetim kadrolarında 1912 tarihinden itibaren artık John Avramides Pasha adı yoktur. Haliç Vapurları İdaresi Genel Müdürü Halil Paşa ve Şirketi Hayriye Genel Müdürü Hafız Vehbi Bey olmuştur.
Bazı karanlık kısımları aydınlatabilmek amacıyla araştırmalarıma devam ettim ve Con Paşa’nın Demiryolları’nda üst kademelerde sorumluluklar aldığını belgeleriyle saptadım. Bunlardan birincisi 1914 yılına ait bir belgedir ve bu belgede Con (John) Paşa’nın “Société Ottomane de Chrmin de Fer Moudania- Brousse ( 42 km.) İdaresinde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptığını yazılıdır.
Mustafa Kemal Paşa’nın Türk devletini mucizevi şekilde hangi sefil bir bataklıktan kurtardığı bu belgede de görülmektedir. Bakar gözleri kör cehalate bulanmış olanlar da belki görebilirler. Osmanlı Demiryolları İdaresi’nin bölgelere göre genel merkezi; Boulevard Hausmann, Paris’te, Genel Yönetim 33. Rue de Congres, Briksel’de idi. Yönetim Kurulu Başkanı M.Adre Berthelot (Paris’te),ve Üyeler; François Empain( Brüksel), R.Beadouy (Paris),M.Dutilleux (Brüksel), R.Legouez (Paris), John Pacha (Constantinople/İstanbul), René Nagelmackers (Temsilci) , Le Baron de Vendeuvre (Pera Palas/İstanbul), Osmanlı Devleti adına temsilci: Ahmet Rüştü Bey, Müdür: Pierre Laudet (Mudanya) idi..
Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature”1914 yıllığındaki Societe Ottomane de Chemin de Fer Moudania- Brousse” tablosu.
Abdülhak Şinasi Hisar: “Ali Nizami Bey'in Alafrangalığı ve Şeyhliği” başlıklı eserinde şöyle anlatır; “Benim çocukluğumda İstanbul'un zaten nispeten serbest yerlerinden biri olan Büyükada'nın Nizam Caddesi de en şık ve en alafranga semti sayılırdı. Bu yol üstünde, sahiplerinin isimleri o devirlerde ağızlardan düşmeyen ve gazetelerden eksik olmayan yerli ve yabancı zenginlerin küçük-büyük bahçeler içinde ve birbirinden daha süslü, daha gösterişli köşkleri sıralanırdı. Öyle ki, bunların önünden geçerken, cadde sanki gittikçe hem daha nazlı, hem daha rahat bir kıvama erişirdi. Günlerimizin keyfine göre bu köşkler, ya kuyumcu dükkânlarında yan yana sıralanmış mücevherat mahfazalarına benzer, ya mükâfat günlerinde dağıtılan ciltleri ve kâğıtları yaldızlı kitaplara benzer, yahut da kazandıkları bu mükâfatların şaşaası içinde memnunlukla tebessüm eden ve geleceklerine güvenle bakan çocukların bizzat kendilerine benzerdi. Öyle ki, biz şehrimizin bu meşhurlarının evleri önünden geçerken Hollywood'daki sinema yıldızlarına ait villaların önünden geçen sinema sevdalılarının belki şimdi duyacakları bir hisle gönlümüz daha o zaman dolmuş olurdu. Caddenin sağında ve solunda sıralanmış, hepsi canlı ve hepsi birer şahsiyet sahibi görülen bu köşklerden çoğunun kimlere ait olduğunu bilirdik. İşte... Dört bir yanından havaya yükselen dört kulesiyle güya üstüne takılacak cibinliği bekler bir karyolayı andıran, İdare-i Mahsusa Müdürü Con (John) Paşa'nınki. Ahmet Borovalılar önce Anadolu Kulübü'nün yanındaki Castelli evlerinde kiracı olarak oturdular, sonra da Nizam'da John Paşa köşkünü satın aldılar. Çocukluğum orada dayım Ahmet Borovalı ve yengem Müzehher Hanım'ın yanında geçti. Yengem Müzehher Hanım, Fatin Rüştü Zorlu'nun Hanımı Emel Hanım ve Adnan Menderes'in Hanımı Berin Teyze, üçü de İzmirli Evliyazâdeler'dendirler. Dayım Ahmet Borovalı'nın çocukları Gülen Borovalı ve Umur Borovalı'dır. (Aktaran, Esin Yener, S. Akpınar, Büyükada, Bir Ada Öyküsü)
Con Avramides Paşa’nın konağı Büyükada’da Hamlacı Yokuşu'nun köşesinde bütün ihtişamıyla yükselen, “Gerçekten görkemli bir bina” idi. Denize doğru uzanan bu yokuşun eski adı “Yannaros Sokağı”ydı. Avramides'in oğlu Thrasivulos Yannaros, babası gibi “Con Paşa” olarak tanınmıştı. Konağı sonraları zamanın zenginlerinden Hristo Dragonis satın almış, onun ölümünden sonra da, rivayete göre ‘oldukça garip bir şekilde', özel doktoru Mihail Kuremenos'un mülkiyetine geçmiştir. Bir yıl geçmeden de “alelacele” yeniden satışa çıkarılmıştır. (Akillas Millas Büyükada)
John Avramides Paşa’nın damadı Osman Nizami Paşa
John Avramides’in kızı Alice ile evli olan Osman Nizami Paşa 1856 yılında İstanbul Çengelköy’de doğmuştur. Babası, Sultan II. Abdülhamit döneminde Seraskerlik yapmış Ali Nizami Paşa’dır. Mekteb-i Sultanî (Galatasaray Lisesi)’yi bitirmiş, ardından Mekteb-i Erkân-ı Harbiye’den kurmay subay olarak mezun olmuştur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na katılmıştır. Venedikli bir aileden gelen İdare-i Mahsusa idarecisi Con Paşa adıyla tanınan John Avramides’in kızı Alice Hanım ile evlenmiştir. 1889’da Roma Sefareti’ne ateşemiliter olarak tayin olmuştur. Bu vazifesi döneminde Fransa, İtalya devletlerinden ve Saxe-Coburg ve Gotha Grandük’ünden çeşitli nişanlarla taltif edilmiştir. 1900 yılında Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi Dördüncü Şube Müdürlüğü’ne getirilmiştir. Bu dönemde Osman Nizami Paşa, Ali Fuat Cebesoy vesilesiyle henüz Harp Akademisi’nde öğrenci olan Mustafa Kemal ile tanışmıştır. Bu tanışma, 1902 yılında Ali Fuat Cebesoy’un babası İsmail Fazıl Paşa’nın Kuzguncuk’taki evinde gerçekleşmiştir.
Görüşmede Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti’nin geleceği hakkındaki fikirlerini paylaşmış; ilk kez devrim, inkılâp fikrinden bahsetmiş ve yeni bir idarenin gerekliliğini vurgulamıştır. Mustafa Kemal’in bu fikirlerine karşın, Osman Nizamî Paşa “İstibdat idaresi bir gün elbette yıkılacaktır. Fakat yerine batılı anlamda bir yönetim gelip memleketi her bakımdan acaba kalkındıracak mıdır, ben buna inanmıyorum” demesi üzerine Mustafa Kemal “Paşa hazretleri! Garplı manadaki idareler de zamanla gelişmişlerdir. Bugün uyur gibi görünen milletimizin çok kabiliyeti ve cevheri vardır. Fakat bir inkılap olduğunda bugün işbaşında olanlar yerlerini muhafaza etmeye kalkarlarsa o vakit buyurduğunuzu kabul etmek lazım gelir. Yeni nesiller içerisinde her hususta itimada layık insanlar çıkacaktır” cevabını vermiştir.
Osman Nizami Paşa ise şunları söylemiştir: “Mustafa Kemal Efendi oğlum, sen bizler gibi yalnız Erkan-ı Harp zabiti olarak normal bir hayata atılmayacaksın. Keskin zekân ve yüksek kabiliyetin memleketin geleceği üzerinde etkili olacaktır. Bu sözlerimi bir iltifat olarak alma. Sende büyük adamların daha gençliklerinde gösterdikleri müstesna kabiliyet ve zekâ emareleri görmekteyim.”
Osman Nizami Paşa, Alman ordusunu Osmanlı ordusu için bir rol model olarak görmüş ve dönemin mevcut eğiliminin de etkisiyle Almanya’yı yakından takip etmiştir. Annesinin Avusturya kökenli olmasının etkisiyle akıcı bir şekilde Almanca konuşabilmekteydi. Osmanlı ordusunda planlanan değişime dair 1908 yılında Alman Berliner Tageblatt’a verdiği röportajında fikirlerini, “…ordunun Alman ordusu örnek alınarak tekrar düzenleneceğini, birçok yüksek rütbeli subayın açığa alınacağını, yaşlı subayların ise emekliye sevk edileceğini söyledikten sonra artık yeni rejime geçişle birlikte kapitülasyonların kalkabileceği...” yönünde belirtmiştir.1908 Jön Türk Devrimi’nin ardından, Eylül 1908-Ocak 1913 tarihleri arasında Berlin sefiri olarak görev yapmıştır.
1912 yılı seçimlerinin ve Mahmut Şevket Paşa’nın şehit edilmesinin ardından, Haziran 1913-Aralık 1913 tarihleri arasında Said Halim Paşa Kabinesi’nde Nafia Nazırı olarak görev üstlenmiş ve I. Balkan Savaşı’ndan sonra toplanan Londra Konferansı barış görüşmelerine Osmanlı Devleti’ni temsilen başdelege olarak katılmıştır. Ağır şartlar içeren antlaşmayı Osmanlı Devleti’nin mağlubiyeti anlamına geleceğini ileri sürerek imzalamayı reddetmiş ve görevinden istifa etmiştir. Osman Nizami Paşa’nın meslek yaşamı, Enver Paşa’nın 3 Ocak
.jpg)












