1. YAZARLAR

  2. Prof. Dr. Uğur Özgöker

  3. Yeni soğuk savaş ve CENTO?nun yeniden kurulması
Prof. Dr. Uğur Özgöker

Prof. Dr. Uğur Özgöker

Yazarın Tüm Yazıları >

Yeni soğuk savaş ve CENTO?nun yeniden kurulması

A+A-

Son 2 yıl içersisinde dünyanın en önemli hammadde kaynakları olan ?petrol? ve ?doğalgaz? fiyatlarının tarihin en büyük rekorlarını kırması, keza zırai mamüllerin uluslararası ticaretteki mübadele değerinin 2. Dünya Savaşında bile görülmemiş bir şekilde artması sonucunda Dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip ve uçsuz bucaksız tarım arazileri ve büyük plantasyonlara sahip Rusya Federasyonu?nun elinde yakın zamanda büyük miktarda servet birikmesine neden olmuştur.Dünyanın son imparatorluğu olarak adlandırılan, silah altındaki ve rezerv (yedek) asker mevcudu bakımından Dünyanın en büyük ordusu (Kızıl Ordu), konvansiyonel ve nükleer silahların sayısı ve etkinliği bakımından en güçlü ordusu ve Dünyanın en yaygın ve etkin istihbarat teşkilatı ( KGB ) ile en acımasız polis teşkilatına sahip olan, bunlara ilaveten çoğu master ve doktoralı olan nataşa olarak adlandırılan mesleği icra eden bayanlar dahil olmak üzere çok iyi eğitim almış bir insan kaynağına ( nüfusa ) sahip ve Dünyanın coğrafi bakımdan en büyük yüzölçümüne sahip olan SSCB; 1991 de o muazzam nükleer gücüne rağmen bir tek kurşun atılmadan Batıyla ekonomik rekabete dayanamadığı için çökmüştür.15 yıl kadar Batı?nın ekonomik yardımları ile belini doğrultmaya çalışan, SSCB?nin dış borçlarını yeniden yapılandıran, artık Rus milletine büyük ekonomik yük teşkil eden SSCB bünyesindeki esaret altındaki 14 ulusun bağımsızlığını vererek bu mali ve ekonomik yükten kurtulan, OECD-AB, NATO?nun karşıtı olarak kurulan Komünist ülkelerin ekonomik teşkilatı COMECON veya CMEA (Karşılıklı Ekonomik Yardım Teşkilatı) ile askeri teşkilatı VARŞOVA PAKTI?nı lağvederek bu teşkilatları ayakta tutmak için her yıl sarfetmek zorunda kaldığı büyük miktardaki harcamalardan tasarruf eden Rusya Federasyonu bu 15 yıllık dönemde ABD+Batı Avrupa ile iyi geçinmiş, soğuk savaşın mali yüklerinden kurtulup bütün ekonomik kaynaklarını iktisadi kalkınma ve vatandaşlarının iktisadi refahının artması doğrultusunda kullanmıştır. Soğuk Savaşın sona erdiği, SSCB?nin, VARŞOVA PAKTI?nın, COMECON?un yani DOĞU BLOKU?nun dağıldığı bu dönemde; Rusya Federasyonu Doğu Almanya ile Batı Almanya?nın birleşmesine razı olmak zorunda kalmış, 1. Körfez Savaşı sırasında Kuveyt?i işgal eden eski en sadık müttefiklerinden Saddam?ın Irak?ına karşı NATO şemsiyesi altında ABD?nin bir imha savaşı yapmasına karşı çıkamamış, eskiden kendi kontrolü hatta esareti altında bulunan Doğu Avrupa Ülkelerinin Batı?nın askeri ve ekonomik teşkilatları olan NATO ve AB?ye katılmalarına göz yummak zorunda kalmış, Balkanlarda ki en büyük müttefiki ve ırkdaşı Yugoslavya?nın ( Güney Slavlar Ülkesi ) parçalanıp, 6 ayrı bağımsız devletin ortaya çıkmasını önleyememiş, bütün itirazlarına ve karşı koymalarına rağmen Batı?nın?ın önce Karadağ en son olarak da Kosova?nın Sırbistan?dan ayrılmasına destek vererek bunları egemen devletler olarak tanımasına böylece Sırbistan?ın gittikçe küçülmesi ve denizlerle irtibatının kesilmesine mani olamamıştır.Ancak son 2 yılda muazzam artan petrol, doğalgaz ve tarımsal ürün fiyatları nedeniyle adeta bir para denizinin içine düşen Rusya Federasyonu, zenginleşmesi ve iktisadi refahının artması özelikle orta sınıfların hızla kalkınmasının verdiği cesaretle eski Devlet Başkanı ve şimdiki Başbakan KGB kökenli Putin?in ağzından Batı?ya tehditler savurmaya başlamıştır. Devlet Başkanlığında görev süresi dolan Putin yerine sadık adamı olan Medyedef?i noter katibi olarak oturtturmuş ve kendisi de güçlü Başbakanlık makamını alarak Rusya?yı Stalin-Brejnev dönemine benzer bir şekilde yöneteceğinin açık işaretlerini vermeye başlamıştır. Bunun en belirgin örneği geçtiğimiz haftalarda Batı yanlısı politika izleyen ABD? de eğitim görmüş Sakaşvili gibi bir Devlet Başkanı?na sahip Gürcistan?ı işgal etmesiyle göstermiştir. Rusya en yetkili ağızlardan artık Gürcistan?ın toprak bütünlüğünün sona erdiğini Güney Osetya ve Abhazya?nın bundan sonra Gürcistan?dan ayrılarak bağımsız olacaklarını söyleyip bir bakıma ırkdaşı ve sadık müttefiki Sırbistan?ın intikamını almıştır. Ayrıca Rus enerji kaynaklarının batıya aktarılmasına alternatif olarak ABD ve İngiltere tarafından planlanan ve uygulamaya konulan, Avrupa tarafından da desteklenen BTC ( Bakü-Tiflis-Ceyhan ) Boru hattının da artık devre dışı kalacağı bizzat Putin?in başdanışmanı ağzından ifade edilmiştir. Bu sadece Batı yanlısı politikalar izleyen Azerbaycan ve Gürcistan?ı dize getirme planı değil aynı zamanda Türkiye?nin de büyük mali ve iktisadi kayıplara uğrayarak AB ülkelerinin çok önem verdikleri alternatif enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden geçmesini dolayısıyla Türkiye?nin ABD ve AB için vazgeçilemez bir partner olmasına engel olma, Türkiye?nin AB?yle arasına set çekme politikasının da somut bir örneğidir. Enerji kaynakları bakımından % 90 oranında, gıda maddeleri bakımından % 50 oranında dışarıya bağımlı olan AB, Rusya?nın bu yeni hamlesi ve saldırgan politikası nedeniyle hayati ihtiyaç maddelerinin tedarikinde zor duruma düşecektir. Rusya bununla da kalmamış, kendi enerji kaynaklarının Batıya transit geçiş ülkesi olan ve Dünya?nın en büyük ve bereketli tarım arazilerine sahip Ukrayna?da ki Batı yanlısı Devlet Başkanını seçilmeden önce zehirleyip, öldürtmeye çalışmış, Avusturya?da tedavi görerek Rus suikastinden yüzündeki büyük zehir yaralarıyla son anda kurtulup Ukrayna?ya Devlet Başkanı seçilen Batı yanlısı Yuşenko?yu bu kez göreve getirdiği kadın Başbakan vasıtasıyla altını oyarak devirmeye çalışmakta ve Ukrayna ile Gürcistan?ın NATO?ya girmelerine mani olmaya uğraşmaktadır. 1990?ların başında halkı, Almanya ve diğer AB ülkelerince yardım olarak gönderilen bedava ekmeği almak için saatlerce kuyrukta beklemek zorunda kalan Rusya, artık zengin ve müreffeh bir devlet olma yolunda hızla mesafe katetmektedir. Dış ticaret hacmi yüz milyarlarca dolar fazla vermekte, orta sınıfı rahat bir yaşam sürmekte, komünist rejimden kalan işe yaramaz fabrikalar, çiftlikler, üretim tesisleri modernleştirilmekte veya yenileri kurulmaktadır. İşte bu durumdan cesaret alan Rusya ABD+AB?nin stratejik olarak çok önem verdiği Ukrayna ve Kafkasya?da Batı?ya karşı hücuma (karşı saldırıya) geçmiştir. Bu durum 1943?de Stalin?in Stalingrad?da Hitler?e karşı saldırı başlatması ve bunun sonucunda 50 sene bütün Doğu Avrupa?yı egemeliği altında tutmasına benzemektedir. Ancak arada bir fark vardır. Stalin Rusya?sı Hitleri durdurup karşı saldırıya geçmesinde ABD ve İngiltere?den büyük askeri ve ekonomik yardım almış ve bu sayede Berlin?e girmiştir. Bugün tam tersi bir durum vardır. ABD ve İngiltere Rusya?ya destek olmak ve yardım sağlamak bir yana Rusya?ya karşı savaş vermeye hazırlanmaktadırlar. NATO ve AB Rusya?ya karşı çok sert demeçler vermiş ve askeri önlem alacağını ilan etmiştir. G-8? ler aralarından Rusya?yı atıp yeniden G-7 halini alma yolundadırlar. Türkiye?nin Kafkaslardaki çatışmaların durdurulması ve sürekli barışın tesisi için önerisi ise Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen bir ?Kafkasya İstikrar Paktı? kurulması projesidir. Ancak bu Pakt Rusya?nın saldırganlığını durdurmayacağı gibi stratejik ve siyasal olarak etkinliğini daha da artıracak sonuçlara yol açabilecektir. Bir kere ABD bu plana karşı olduğunu açıklamıştır. İkincisi ise Türkiye-Gürcistan ve Azerbaycan?ın yanısıra saldırgan Rusya ve onun tetikçisi Ermenistanın da üye olacağı buna karşılık Batılı ülkelerin dahil olmayacağı bir İstikrar Paktı sadece Rusya ve Ermenistan?a yarar, Ermenistan?ın Azerbaycan?ın % 20 toprağını Rusya desteğiyle işgal etmesini meşrulaştırır ve Dağlık Karabağ?daki Ermeni kontrolünü kalıcı hale dönüştürür, BTC vasıtasıyla Azeri ve Türkmen petrol ve doğal gazının Türkiye üzerinden Batıya akışını keser, Türkiye?yi ABD ve AB?den uzaklaştırır, Rusya?ya tabi kılar. Buna karşılık Rusya?ya verilecek en iyi cevap 1958 yılında Irak?taki Batı yanlısı Krallık rejiminin yıkılıp Sovyet yanlısı Baas rejiminin kurulmasıyla işlevsiz kalan Bağdat Paktı?nın yerine kurulmuş olan ve 1979?daki İran?daki Batı yanlısı Şah Rıza Pehlevi rejiminin yıkılıp yerine Batı düşmanı Humeyni rejiminin kurulmasıyla lağvedilen Merkezi Antlaşma Teşkilatı CENTO?nun yeniden tesis edilmesidir. Soğuk Savaş döneminde Batı ve özellikle ABD ; ?Containment? ( Çevreleme ) Politikası kapsamında SSCB etrafında askeri ve ekonomik örgütler kurdurarak komünizmin yayılmasını önce durdurmak ve ileride de komünist rejimleri çökertmeyi hedeflemişti. Bu kapsamda ABD; Balkan Paktı, CENTO, ekonomik kanadı olan RCD, SEATO ve ANZUS askeri ve ekonomik uluslararası örgütlerini kurdurarak Batıdan-Güneyden ve Doğu?dan SSCB?yi çevrelemiş ve ekonomik olarak çökerterek tek kurşun atmadan teslim almıştır. İşte bu containment politikasının güney halkası Askeri olarak Türkiye-İran-Pakistan-İngiltere ve ABD?nin kurduğu Merkezi Antlaşma Teşkilatı CENTO (Central Treaty Organisation), ekonomik olarak da Türkiye-İran ve Pakistan?ın oluşturduğu Kalkınma İçin Bölgesel İşbirliği Teşkilatı RCD ( Regional Co-operation for Development ) du. Ancak İran İslam Devrimi başarılı olunca İran?ın başına azılı Batı düşmanı Humeyni gelmiş ve 1980 yılında Batının kurdurduğu CENTO ve RCD?yi feshetmiştir. İran-Irak savaşının başlaması, Tahran?daki ABD Elçiliğinin işgal edilmesi, Batı?nın İran?a silah ve ekonomik ambargo uygulaması ve ABD?nin İran?ın yurtdışındaki 150 milyar dolarlık mal varlığını dondurması sonucu İran yumuşamaya başlamış ve 1983?te RCD yerine Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ECO?yu ( Economic Co-operation Organisation) kurmuştur. 1989?dan sonra Berlin Duvarı?nın yıkılıp Komünizmin çökmesiyle SSCB?den hürriyetlerini kazanan Orta-Asya Türk Cumhuriyetleri olan Azerbaycan,Türmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan?la Afganistan?da teşkilata tam üye KKTC ise gözlemci üye olmuştur. Ancak Türkiye?nin AET ile yapmış olduğu 1970 tarihli Katma Protokol ve AB ile imzaladığı 1995 tarihli Gümrük Birliği Anlaşması ile de uyumlu ve gerek Türkiye,gerek Türk Cumhuriyetleri gerekse AB ülkeleri için çok verimli ve yararlı ekonomik sonuçlar doğurabilecek RCD ve devamı ECO?nun merkezi Tahran?da olduğu ve yönetim İranlıların kontrolünde olduğu için ABD bu uluslararası ekonomik teşkilatın çalışmasına engel olmaktadır. Bu sene ABD Başkanlık seçimlerinden hemen sonra Başkanlık görev devir-teslimi yapılmadan önce ABD ve İsrail?in İran?a yapacağı müşterek askeri harekattan sonra eğer İran?da bir rejim ve yönetim değişikliği olursa yeniden oluşturalcak CENTO halihazırda gayri faal durumdaki ECO ile birlikte çalışarak hem Batılı değerlerin bölgede yaşamasına olanak sağlar, hem hızlı bir bölgesel ekonomik kalkınma ve refah artışı sağlanır, hem de Stalin ruhunun hortladığı Rusya dizginlenmiş olur. Daha ilerde bölgede sürekli barış-istikrar ve sükunet sağlanıp askeri bir teşkilata gerek kalmazsa CENTO-ECO entegrasyonu sağlanarak tek bir örgüt bünyesinde birleşebilirler. Buna en iyi örnek olarak Stalin?in emperyalist tehdit ve tecavüzlerine karşılık olarak 1948?de kurulan uluslararası askeri teşkilat ( müşterek güvenlik teşkilatı ) olan BAB ( Batı Avrupa Birliği )?nin NATO?nun mevcudiyeti ve soğuk savaşın sona erişiyle işlevsiz kalması sonucu kendisinden 10 yıl sonra 1958? de kurulan AET ( Avrupa Ekonomik Topluluğu )?na AB?nin güvenlik ve savunma boyutu olarak dahil olması verilebilir. Böylece temelde gümrük birliğine dayanan uluslarüstü ekonomik bir teşkilat olan AT, bu sayede günümüzde askeri boyutu da içeren siyasi bir birlik olarak AB adını almıştır. 20. yy?da cereyan eden 2 Dünya Savaşından harap olmuş ve ekonomisi çökmüş halde çıkan ve Doğu ve Batı diye 2?ye bölünen Avrupa, OECD-BAB-NATO ve AB sayesinde yeniden birleşmiş ve Dünyanın en büyük ekonomik ve siyasi gücü haline gelmiştir. Bu başarılı örnekten yola çıkarak yeniden kurulacak CENTO ve yenilenecek ECO sayesinde Kafkasya ve Orta-Asya?da da Avrupa?da olduğu gibi daimi barış ortamı tesis edilecek ve bölgedeki zengin enerji kaynakları ve tarımsal potansiyel sayesinde de bölge Dünyanın refah seviyesi yüksek bölgelerinden biri haline gelecektir.Türkiye?de bölgesel bir lider olarak Dünya politikasında önde gelen aktörlerden biri olacaktır.

Bu yazı toplam 1658 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.