1. YAZARLAR

  2. Nezih Bilecik

  3. Araştırmacılık Hayatımın İlk Göz Ağrısı Midyenin, Anımsattıkları Ve Düşündürdükleri - Bölüm 5
Nezih Bilecik

Nezih Bilecik

Deniz ve Balıkçılık Bilimcisi
Yazarın Tüm Yazıları >

Araştırmacılık Hayatımın İlk Göz Ağrısı Midyenin, Anımsattıkları Ve Düşündürdükleri - Bölüm 5

A+A-

Midye Kültürü Konusunda Tarım ve Orman Bakanlığının Üreticiye Yönelik Bildirimleri

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çift kabuklu yumuşakça yetiştiriciliği ile ilgili olarak sektör yatırımcılarına biri tebliğ, biri genelge, biri de talimat olmak üzere üç önemli duyurusu olmuştur.

Bakanlığın ilk bildirimi 02.06.2008 tarihli ve 26894 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kabuklu Su Ürünlerinin Yetiştiği Sulara İlişkin Kalite Standartları Hakkında Tebliğ (Tebliğ No: 2008-29)” dir. Tebliğ 4 Bölüm ve 2 Ekinden oluşmaktadır.  5 maddeden oluşan Birinci Bölüm amaç, kapsam, tanımlar ve uygulama alanı ile ilgili hususları kapsamaktadır. Tebliğin amacı, kabuklu su ürünlerinin yetiştiği suları ve bu suların kalite standartlarını belirlemek, bu sulara boşaltılan kirletici maddelerin çeşitli zararlı etkilerinden kabuklu su ürünleri stoklarını korumak, suların kalitesini iyileştirmek, bu sularda izleme ve kirlilik azaltma programını oluşturmaktır.

İkinci Bölüm ise; Kabuklu su ürünlerinin yetiştiği suların ve bu sulara ilişkin kalite standartlarının belirlenmesi, izleme programı ve numune alma, kalite standartlarına uygunluk üzerinedir. Bu bölüm ile ilgili olarak 2 ek yer almaktadır. Ek 1’de kabuklu su ürünleri yetişen sular; Ek 2’de ise kabuklu su ürünleri yetişen suların kalite standartlarına ilişkin parametreler, bu parametre değerlerinin hesaplanmasında kullanılacak referans analiz metotları, limit değerler ve yorumlar ile numune alma ve ölçüm sıklığı verilmiştir.

İzlenmesi gereken parametreler pH, sıcaklık, renklendirme, askıda katı madde, tuzluluk, çözülmüş oksijen doygunluğu, petrol hidrokarbonları, organohalojenli maddeler, metaller (Ag, As, Cd, Cr, Cu, Hg, Ni, Pb, Zn), fekal koliformlar, kabuklu deniz ürünlerinin tadını etkileyen maddeler, saxitoksin (dinoflagellatlar tarafından üretilen)’dan oluşmaktadır. Bunların ölçüm frekanslarının da 1-6 ayı, genellikle 3 ayı kapsaması öngörülmektedir.

Üçüncü Bölüm “Kabuklu Su Ürünleri Yetişen Suların Korunması, Kirlilik Azaltma Programları ve Denetim” üzerinedir. Bu Bölümde yer alan 11. Madde gereğince Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kabuklu su ürünleri yetiştiği belirlenen suların bu Tebliğin yayımını takiben 6 yıl içerisinde yukarıda belirtilen parametrelere açıklık getirmeyi öngören programlarını hazırlar ve bunu ulusal plana yansıtır.

Madde 12 ise denetim ile ilgili olup aynen “(1) Kabuklu su ürünleri yetişen sularda izleme sonucunda elde edilen değerlerin Ek-2’de verilen kalite standartlarını aştığı hallerde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kirliliği kaynağında durdurmak için gerekli denetimleri yapar. Bu kapsamda Bakanlık (Tarım ve Orman) tarafından yapılan izleme sonuçları 6 ayda bir düzenli olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bildirilir.

(2) Kabuklu su ürünleri yetiştiriciliği yapılan alanlarda konuya ilişkin ilgili kurum ve kuruluşların kanunlarla kendilerine verilen denetim yetkileri saklı olup, muhtemel kirliliği önlemek için gerekli tedbirleri alır, aldırırlar” hükmüne amirdir.

Son Hükümleri kapsayan Dördüncü Bölümde yer alan 13’üncü maddeye göre; “Bakanlık (Tarım ve Orman), bu Tebliğin amaçları doğrultusunda belirlenen kabuklu su ürünleri yetişen sulara ilişkin bilgileri ve bu sularda yapılan çalışmalardan elde edilen verileri bilgi veri tabanı oluşturmak amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına gönderir.”

Görüldüğü üzere 2008-29 no’lu Tebliğ hem Tarım ve Orman Bakanlığına hem de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına kabuklu su ürünlerinin yetiştiği sucul ortamların öngörülen parametreler doğrultusunda gerekli analizlerin yapılmasını, ortamın belirli dönemlerle izlenmesini ve en önemlisi 2014 yılından itibaren de her iki bakanlık bünyesinde bilgi veri tabanının oluşturulmasını  zorunlu kılmıştır.

2008-29 no’lu Tebliğin yayımlanmasından 2 yıl sonra Tarım ve Orman Bakanlığınca “Çift kabuklu yumuşakça yetiştiriciliğine ilişkin uygulama esasları genelgesi (2010/1)” yayımlanmıştır.

Bu Genelge Tarım ve Orman Bakanlığı Merkez Teşkilatı tarafından belirlenen çift kabuklu yumuşakça yetiştiriciliğine açıklık getirmek ve uygulamada birliktelik sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Genelgede yatırımcının çift kabuklu yumuşakça yetiştiriciliği ile ilgili olarak yapacağı başvuruda izleyeceği yola açıklık getirilmektedir. Buna göre; yatırımcı Bakanlıkça öngörülen gerekli bilgi ve belgeleri temin ederek bir dilekçe ile yetiştiriciliğin yapılacağı ildeki Bakanlık İl Müdürlüğüne başvuruda bulunur.

Yetiştiricilik yapılacak alanın AB Resmi Gazetesinde ilan edilen bölgelerde olması esastır. Yatırımcı Tarım ve Orman Bakanlığınca talep edilen tüm bilgileri Bakanlık İl Müdürlüğüne dilekçesine ek bilgi dosyasıyla gerçekleştirir. Bakanlık İl Müdürlüğü başvuruya ilişkin genel görüşünün yer verildiği üst yazısı, yatırımcını dilekçesi ve ekleri ile düzenlenen ön etüt raporu ile birlikte Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğüne gönderir.

Yatırımcının yetiştiricilik yapacağı alanın AB Resmi Gazetesinde yayımlanan bölge içerisinde olması veya olmaması, ürünün AB ülkelerine satışının yapılıp yapılmaması veya iç piyasaya arz edilmesi düzenlenecek ve Bakanlığa verilecek bilgi ve belgelerin farklılığına neden olmaktadır.

Buna göre; a) Yetiştiricilik yapılacak bölge ve alanın, AB Resmi Gazetesinde ilan edilen bölgelerde bulunması halinde Bakanlık yatırımcıdan talep edilen tüm evraklar Bakanlık İl Müdürlüğüne verilmektedir. Bakanlık İl Müdürlüğü de genel görüşünü açıklayan üst yazısını, yatırımcının dilekçesi ve ekleri ile düzenlediği ön etüt raporunu Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğüne gönderir.

b) Yetiştiricilik yapılacak alanın AB Resmi Gazetesinde ilan edilen bölgelerin dışında bulunması ve yetiştiricilik ürünlerinin AB ülkelerine dış satımının istenmesi durumunda yatırımcı talep edilen tüm bilgi ve belgelerin yer aldığı dilekçesiyle Bakanlık İl Müdürlüğüne başvurur. İl Müdürlüğü de tüm evrakları bir üst yazı ile Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğüne iletir. Bu aşamada daha genişletilmiş bir uygulana devreye girer. Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünce üretim yapılacak alanla ilgili talebi Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğüne bildirir. Bu aşamada Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünce üretim yapılacak alanla ve ürünle ilgili olarak 3-6 aylık izleme programı başlatılır. Analiz sonuçlarının olumluluğu halinde, bu alanın AB Resmi Gazetesinde ilan edilmesi için AB’nin ilgili birimine gönderir. Söz konusu alanın AB Resmi Gazetesinde yayımlanmasından sonra gelişme Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünce Bakanlık İl Müdürlüğüne iletilir.

Bakanlık İl Müdürlüğü yatırımcıyı bilgilendirir ve yetiştiriciliği yapılacak türün aşama ve büyüme koşullarına ilişkin olarak, yetkili laboratuvardan alınan ve talep edilen tüm parametreleri içeren rapor ile yetiştiricilik yapılacak alanla ilgili balıkçılık eğitimi veren fakülteler veya su ürünleri araştırma enstitüleri tarafından detaylı olarak hazırlanan rapor Bakanlık İl Müdürlüğüne teslim edilir. İl Müdürlüğü de başvuruya ilişkin görüşünü, yatırımcının dilekçesi ve ekleriyle düzenlenen ön etüt raporunu Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğüne yansıtır.

c) Yetiştiricilik yapılacak alanın Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından izlenen ve AB Resmi Gazetesinde ilan edilen bölgeler dışında bulunması ve yetiştiricilik ürünlerinin AB dışı ülkelere ihraç edilmek üzere veya iç piyasa için üretilmek istenmesi durumunda AB Resmi Gazetede yayımlanması dışında  talep edilen tüm bilgi ve belgeler yatırımcı tarafından Bakanlık İl Müdürlüğüne verilir. İl Müdürlüğü de görüşünü ve yatırımcının tüm evraklarını düzenlenen ön etüt raporu ile Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğüne gönderir. Konu üzerinde hem Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü hem de Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün keyfiyeti olumlu bulması halinde, durum Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından yatırımcıya iletilir ve projesini hazırlaması için ön izin verilir. Ön izin verilmesinden sonraki işlemler, Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yönetmeliğinin ilgili hükümlerine uygun olarak yürütülür. Yatırımcı tarafından riayet edileceği konusunda taahhütle bulunulan teknik şartnameye uymayan tesislere ait projeler İl Müdürlüğünün teklifi ile Bakanlıkça iptal edilir.

En son 29.06.2015 tarihinde Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünce çift kabuklu yumuşakçalarla ilgili bir talimat yayımlanmıştır. Talimatın özü çift kabuklu yumuşakça üretim ve yatırım alanlarının belirlenmesi ile ilgili gerekliliklerini; söz konusu üretim alanlarının özelliğine ve öngörülen hususa göre A, B ve C sınıfı üretim alanları olarak belirlenmesini; üretim ve yatırım alanlarının belirlenmesi ile ilgili ön sınıflandırma, ilk tam sınıflandırma ve tam sınıflandırma yapılmasını; sınıflandırma bölgesine ait verilerin yorumlanmasını; uygun  olmayan alanların kapatılması ve yeniden açılmasını; numune alma planı ve işlemlerini; izleme sonrası kararlar ve çeşitli hükümleri içeren detaylı bilgileri kapsamaktadır.

Su Ürünleri Avcılığının Düzenleyen Tebliğde midye ile ilgili hususlar

1 Eylül 2020 ile 31 Ağustos 2024 tarihleri arasını kapsayan süreçte geçerli olmak üzere 22 Eylül 2020 tarihinde 31221 sayılı Resmi Gazetede 5/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ yayınlandı.

Salt midyeye yönelik hususlar da söz konusu Tebliğde yer aldı. Genel yer yasaklarının haricinde 27’inci madde çift kabuklu yumuşakça avcılığı ilgili olup 5’inci bendi midye avcılığına kapalı olan yerlere açıklık getirmektedir. Bu bölüm aynen şu şekildedir.

Kara ve kıllı midyenin; a) İstanbul Boğazında; Ahırkapı ve Kadıköy İnci Burnu Mendirek Fenerini birleştiren hat ile Paşabahçe Fenerini ve Yeniköy Vapur İskelesini birleştiren hat arasında kalan alanda,

b) Çanakkale Boğazında, Nara Burnu Feneri ile Kepez Feneri (Kanlıdere arasında çekilen hattın doğusunda kalan alanda,

c) İstanbul Boğazının serbest alanlarında ve diğer karasularımızda, 15 Nisan – 30 Haziran tarihleri arasında, avcılığı yasaktır.

Tebliğde boy ve ağırlık yasakları ile ilgili türlere ilişkin düzenlemelerde, kara midye/kıllı midye ile ilgili olarak gerek asgari boy ve gerekse ağırlık ile ilgili olarak herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır.

Tebliğin 49’uncu maddesi midye avcılığı yapan teknelerin de dâhil olduğu 14’üncü bent gereğince “Karides, deniz salyangozu ve midye avcılığı için özel avcılık izni almış gemiler hariç, 12 metrenin altındaki gemilerde vinç, çelik halat,  bom direği ve matafora bulundurulması yasaktır.”

Midye avı yapacak teknelerin Tarım ve Orman Bakanlığı İl Müdürlüğünden İzin Belgesi alma yükümlülükleri bulunmaktadır. Söz konusu izin belgesinde: a) Balıkçı gemisinin adı, b) Ruhsat kod numarası, c) Filo kayıt numarası, d) Gemi telefon/faks numarası, e) İzin başlangıç tarihi, f) İzin bitiş tarihi gibi hususlar yer alır. 

İzin Belgesinin açıklamalar kısmında belgenin amaç dışı kullanılamayacağı; izin verilen tarihler arasında geçerli olduğu; izin süresinin ise bir yıldan fazla olamayacağı hususları belirtilmektedir.

Diğer bir önemli husus, Tarım ve Orman Bakanlığı İl veya İlçe Müdürlüklerince düzenlenen nakil/menşe belgesi ile ilgilidir. Belgede avlanan ve nakledilecek ürünün adı, miktarı, nakledilecek adresi ve nakil saati gibi bilgilerin yanı sıra nakledilecek ürünün çift kabuklu yumuşakça olması halinde “Üretim Bölgesinin Adı”, “Kodu”, “Üretim Alanının Adı”, “Numarası”, “Sınıfı” gibi hususlar yer almakta ve belgenin de nakil saatinden itibaren de 24 saat geçerli olduğu belirtilmektedir.

Sorgulanması gereken durum

AB’nin Türkiye’nin yaptığı midye ihracatında sağlık sertifikasını istemesi ve öngördüğü parametreler çerçevesinde yapılan analizleri talep etmesi ayrıca kendi bünyesinde de eşdeğer analizleri yaparak konuyu güvenceye alması en doğal hakkıdır.

            Buna karşın Türkiye’nin hükümranlığı altında bulunan denizel alanların herhangi bir yerinde midye üretimi yapılmak istendiğinde Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili birimi tarafından ilkin gerekli analizler yapılmakta ve keyfiyetin olumluluğu halinde, yatırımın yapılacağı alanın AB Resmi Gazetesinde ilan edilmesi için AB’nin ilgili birimine gönderilmektedir. Söz konusu alanın AB Resmi Gazetesinde yayımlanmasından sonra da yatırımcı yatırımını gerçekleştirebilme şansına sahip olmaktadır(55).

Gelecekte bile AB’ye dâhil olma şansı olmayan Türkiye için bu uygulama kabul edilemez. Bu uygulama açıkçası AB’nin ulusal deniz alanımızdaki hükümranlık haklarımızı çiğnemesidir. AB’nin sağlıklı balıkçılık ürünleri alabilmek için öngördüğü ölçütlere evet. Ulusal sularımızda yapılacak bir üretim için AB Resmi Gazetesinde yayımlanarak bunun gerçekleşmesini sağlayan hükme hayır. Böyle bir bağlayıcılık 1926 yılında genç Türkiye Cumhuriyetinin gerçekleştirdiği Kabotaj Kanununu hançerlemek demektir.

Hal böyle olmakla beraber uluslararası antlaşmalar ve anayasamızın 90’ıncı maddesinin milliyetçi düşünceleri örttüğü kuşkusuzdur. Konuyu açmakta yarar var. Avrupa Birliği Resmî Gazetesi, Avrupa Birliği tarafından, birliğe ilişkin resmî olay ve yasaların kamuya bildirilmesi için çıkarılan bir yayındır. 1 Şubat 2003 tarihinde Nice Antlaşması yürürlüğe girdiğinden bu yana düzenli olarak Avrupa Birliği'nin yirmi dört resmî dilinde   yayınlanmaktadır(56).

T.C. Anayasasının 90’ıncı maddesi ise özümsenmiş haliyle şu şekildedir. Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. …….. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.”

Bir bakış açısı olarak Türkiye kendi sularında istediği yerde istediği balıkçılık aktivitesini ve yatırımını gerçekleştirir. Zaten kendi bireylerinin gıda güvenliği açısından diğer bir ifade ile insan sağlığı açısından gerekli önlemleri alması anayasamız gereğidir. Bu nedenle Türkiye AB’ye gözü kapalı bağımlı olmanın ve ulusal sularımıza müdahale anlamı taşıyan yaklaşımlarından kendini arındırabilmeli düşüncesi, ne yazık ki kendiliğinden askıda kalmaktadır.

Devam edecek.

Bu yazı toplam 654 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar