1. YAZARLAR

  2. Osman Öndeş

  3. Med-Union Containers AŞ Adıyla Türkiye’de Bir Konteyner Üretim Fabrikası Vardı
Osman Öndeş

Osman Öndeş

Gazeteci, Yazar
Yazarın Tüm Yazıları >

Med-Union Containers AŞ Adıyla Türkiye’de Bir Konteyner Üretim Fabrikası Vardı

A+A-

Dünyanın en büyük konteyner gemilerinden MSC Türkiye ilk seferinde Asya Port- Tekirdağ'a geldi. Fotoğraf: Doruk Production.

 

Türkiye’de Med-Union Containers AŞ’de bir zamanlar 600 kişi çalıştığı yazılı. Bu fabrikanın kurucusu Kemal Çolakoğlu.Muazzam bir öngörü ile yola çıkılmış..

Soru şu; Uğradığı olumsuzluklardan sonra böyle bir fabrika dünya rekabet koşulları ortamında var olabilir mi ve dünya pazarlarından pay alabilir mi?

 

Dünlerden bugünlere gelerek konuya Tekirdağ Asyaport ’a ilk seferini yapan MSC Türkiye ’nin muhteşem bir fotoğrafı ile başlamak istiyorum. Bu fotoğraf gibi Asyaport’un diğer fotoğraflarının sanatçıları kimdir diye merak ettim; “Doruk Production” adını hayranlıkla bir kenara kaydettim. Müthiş bir projeksiyon ustalığı…

 

Doruk Production objektifinden MSC Türkiye’nin Asyaport’ta karşılanışı fotoğrafı bir ustalık, fakat Asyaport’un havadan tespit edilmiş bir konkav objeli fotoğrafı ise tam ödüllük! Bu fotoğrafları ulaştırmada konteynerin nasıl bir temel taşıma kabı olduğunu belirtmek amacıyla yayınlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılı dolayısıyla 24 bin 346 konteyner taşıma kapasiteli, 80 metre yüksekliğe ve 400 metre uzunluğa sahip “MSC Türkiye” nin ilk uğrağını Asyaport -Tekirdağ'a yapması nedeniyle limanda bir karşılama töreni düzenlenmişti.

Asyaport havadan. Benzersiz bir sanat eseri gibi.. Fotoğraf: Doruk Production

Türkiye’deki konteyner fabrikası üretimi konusunda yakın yıllarda ilk soruyu soran; Konteyner taşımacılığı, liman işletmeciliği ve kruvaziyer gemi sahipliğinde dünya devi MSC Group CEO’su Diego Aponte olmuş ve şöyle sormuş “Türkiye’de bizim için 500 bin konteyner üretecek şirket var mı?”

Türk basın dünyasının usta ismi, kâdim dost” Vahap Munyar 18 Şubat 2021 Perşembe günü “İş Dünyasında Dialog” sayfasında engin bir önem arz eden bir sohbet ile Asyaport’un Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Soyuer ’in anlattıklarını nakletmiş;

Şöyle anlatıyor; Konteyner taşımacılığı, liman işletmeciliği ve kruvaziyer gemi sahipliğinde dünya devi olan MSC Group CEO’su Diego Aponte, kayınpederi olan Asyaport Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Soyuer’i aradı:

- Dünyada yaşanan konteyner sıkıntısını biliyorsunuz. Bizim için Türkiye’de yılda 500 bin konteyner üretecek şirket ya da şirketler bulunabilir mi?

Ahmet Soyuer, damadının bu sorusu üzerine 2005 yılını anımsadı. Asyaport’u kurma hazırlıkları sırasında konteyner konusunu araştırmayı kafaya koymuştu. O günlerde Türkiye’de konteyner üreten şirketleri taradı. Eskişehir’de Zeytinoğlu Grubu’ndan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) geçen şirketi buldu.

Eskişehir’e gitti, şirketin yıllık konteyner üretim kapasitesini sordu, şu yanıtı aldı:

  • 3 vardiya çalışırsak yılda 15 bin konteyner üretebiliriz.

Ahmet Soyuer, yıllık 15 bin konteyneri az buldu:

  • Ne kadar üretirseniz hepsine alıcı hazır. Başka üretici var mı?

Eskişehir’deki şirketin sorumlusu İzmir’i adres gösterdi:

  • İzmir’de Kemal Çolakoğlu ’nun kurucu ortağı olduğu Med Union var. Onlar yıllık 50 bin adet üretebiliyor sanıyorum.

Eskişehir’deki şirketin sorumlusu, bu bilgileri verirken gönülsüz davrandı, Soyuer meraklandı:

  • Bir sıkıntı mı var?

Şirket yetkilisi yanıt verdi:

  • Konteyneri üretmek sorun değil. Asıl sorun pazarlamada. Yeterli alıcı bulmak kolay değil. Avrupa’da konteyner üretimini bir dönem İtalyanlar ve Hollandalılar yapardı. Hepsi Çin’e kaydı. Çin’in karşısında fiyat tutturmak mümkün değil.

Tekirdağ’ın Barbaros Köyü- Süleymanpaşa kıyılarında

Asyaport’un yaratıcısı ve başkanı Ahmet Soyuer.

 

Ahmet Soyuer eşinin akrabası olan Nurol Holding’in ortağı Oğuz Çarmıklı ’yla da görüştü:

  • Sizin zırhlı araç üretiminiz var. Belki konteyner üretimine de girebilirsiniz. Bana basit bir iş gibi görünüyor.

Oğuz Çarmıklı, önce konuyu inceletti, bir süre sonra yanıt verdi:

  • Bizim üreteceğimiz konteynerin maliyeti, şu anda piyasadaki fiyatların yüzde 40 üzerinde görünüyor. Bu işe girilmez.

 

Trakya Kalkınma Ajansı

Ahmet Soyuer, 2005’teki girişimlerinden bugüne döndü. Damadı Diego Aponte’nin sorusuna yanıt aramak üzere Trakya Kalkınma Ajansı ’nın kapısını çaldı:

  • Türkiye’deki diğer kalkınma ajanslarıyla bağlantı kursanız. Acaba yılda 50-100 bin adet konteyner üretebilecek şirket veya şirketler bulunabilir mi? Bu aşamada konteyner üretimine girmek isteyen olur mu?

Bu arada kendisi de hesap yaptı:

  • Yılda 500 bin konteyner üretmek için 150 milyon dolarlık yatırım yapmak gerekiyor. Boş konteyner fiyatlarını inceledi:
  • 20’lik boş konteyner 1890 Dolar idi. Şimdi 3 bin 500-3 bin 750 dolar. 40’lık konteyner ise 3 bin 250 dolar idi. Bugün 8 bin dolar.

Bir ayrıntı üzerinde daha durdu:

  • Konteyner üretiminde maliyetin yüzde 60’ı saçtan oluşuyor. İşçilik sadece yüzde 5. Sonra Çin’deki kurulu kapasiteye baktı:
  • Çin’deki toplam üretim kapasitesi yılda 2 milyon konteyner!

 

Vahap Munyar; “Ahmet Soyuer’le konteyner konusunda sohbet ettik, vardığı sonucu paylaştı.”

  • Konteyner sıkıntısı 3-4 aya kadar çözülecek gibi görünüyor. İçini dolduracak yeterli yük olmadıkça Türkiye’de konteyner üretmek pek akılcı gelmiyor. Fiyatlar şu anda cazip görünse de düştüğünde Çin’in karşısında tutunmak pek mümkün değil.

Türkiye’deki genel uygulamayı irdeledi:

  • Normalde ülkemizdeki ihracatçı ithalatla Türkiye’ye gelen konteynerleri uygun fiyatlakullanabiliyor. Konteyneri boş göndermek de her konteyner başına 200 dolara mal oluyor. Demir çelik şirketi de olan Ahmet Soyuer’in konteyner araştırmasında vardığı sonuç böyle...

Yıllık 50-100 bin, 500 bin üretim kapasitesiyle Çin’in karşısına dikilmek, ayakta kalmak mümkün mü?

 

Mersin’deki frigofirik konteyner İstanbul’a sebze-meyve taşısın

Asyaport Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Soyuer, oğlu Emre Hüseyin Soyuer ’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Medlog ’un Aralık 2020’de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na yaptığı başvuruyu paylaştı:

  • Mersin'e gelen frigofirik konteynerler boş olarak geri dönüyor. Bu konteynerleri Mersin'den İstanbul'a demiryolu üzerinden sebze-meyve taşımada kullanabiliriz. Konteynerleri Mersin yerine Tekirdağ'dan boş olarak gönderebiliriz.

Mersin’e binlerce frigofirik konteyner geldiğini belirtip, konuyu taraflarına göre açtı:

  • Bu formülün hayata geçmesi için alıcı taraf (örneğin Migros, Carrefoursa) isteyecek. Yani, İstanbul'daki bu alıcılar, “Sebze-meyve frigofirik konteynerle taşınsın” diyecek.
  • Konteynerleri ve ekipmanı sağlayacak taraf, yani Medlog bu işi yapmaya hazır. Zaten talebini resmi başvuruyla bildirdi. Gerekli yatırımı yapma taahhüdü de veriyor.
  • Sevkiyatı yapacak TCDD de bu konuda istekli olacak.

 

Yaş sebze-meyveyi kamyonla taşımada meydana gelen bozulmalar

Ahmet Soyuer, yaş sebze-meyveyi kamyonla taşımada firenin söz konusu olduğunu anımsattı:

  • Frigofirik konteyner ile taşımak fireyi de minimuma indirir. Binlerce frigofirik konteyneri Mersin'den geldiği ülkelere boş göndereceğimize sebze-meyve taşımada kullanıp Tekirdağ'dan boş gönderelim.

Ardından ekledi:

  • Gelin denemesini yapalım, sistemin çalışıp çalışmadığını görelim.

 

ABD’de 500 bin konteyner gemilerde boşaltılmayı bekliyor

Asyaport Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Soyuer, ABD’de limana yanaşmayı bekleyen gemileri

gösteren video gönderdi:

  • Dünyada konteyner sıkıntısı yaşanmasının önemli nedenlerinden biri, başta ABD olmak üzere limanlarda gemilerin yükleme-boşaltma işleminin COVID-19 sürecinde aksaması. ABD'de 500 bin konteyner limana yanaşmayı bekleyen gemilerde duruyor.

Dünyada kullanımda olan konteyner sayısını merak ettim, uluslararası verilerden paylaştı:

  • Dünyada 180200 milyon konteyner var.

MSC’nin konteyner sayısını sordum, yanıtladı:

  • MSC'nin 4 milyon konteyneri var.

Türkiye’deki konteyner sayısını da sordum, şu yanıtı verdi:

  • Ülkemizin limanlarına yılda 11 milyon konteyner giriyor ve çıkıyor.”

 

Fire oranları

Ahmet Soyuer mükemmel bir araştırma yapmış. Bu araştırmayı da bizzat kendsini gerçekleştirmiş. Fire oranları konusunda ben de bir araştırma yaptım; Ankara Ticaret Odası’nın Odası tarafından talep üzerine tespit edilen ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Sekreterliği’ne bildirilen fire, zayiat ve randıman oranları raporu’nu buldum..

Son derece ayrıntılı olan bu raporda “Toptan Gıda Ve İhtiyaç Maddeleri Meslek Komitesi” Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Toptan Ticareti Fire Oranı’nı vermekte. (12/04/2011-1539/17 Y.K.K.)

 

Raporun genel ortalama %1-4 gibi sınırlarda olmasına karşın Sebze Ve Meyveciler Meslek Komitesi tarafından Dondurulmuş Yaş Sebze ve Meyve İmalatı Fire Oranı Ürün/Ürünler Fire Oranı üretim aşamasından paketleme tesisine gelene kadar aradaki mesafe dikkate alınmak kaydıyla) %5- %10 arası olarak verilmekte. Parakende Yaş Meyve Sebze Çeşitleri Fire Oranı (10/06/2015 – 1445/05 Y.K.K.) ise; %15-20’ye yükselmekte. Bu oranlar asıl konuyla ilgi derecesine göre değerlendirilmesi gereken veriler olabilmektedir.

 

Çin ile rekabet etmek imkansız

Konteyner üretim piyasası tamamıyla Çin’in kontrolü altındadır. Dünyadaki hemen hemen her okyanus nakliye konteyneri burada inşa edilmiştir ve üretimin çoğunluğunu yalnızca üç Çinli şirket gerçekleştiriyor; Çin fabrikaları şu anda dünyadaki dry cargo konteynerlerinin %96'sından fazlasını ve dünyadaki reefer konteynerlerin %100'ünü inşa ediyor.

Dünya konteynerli taşıma denizcilik şirketlerinin nasıl bu kadar az sayıda Çinli kuruluşun hakimiyetine girdiğini ve ticari olarak rekabetin mümkün olmadığını anlamak için, bir konteyner üretiminde asıl malazwemenin çelik sac olduğu hatırlatılıyor ki, dünya en ucuz maliyete sahip olan sadece Çin!

Konteyner üretimi 1990'larda Güney Kore’den Çin'e göç etmiştir. Bu alanda Çin hükümeti tarafından konteyner imalatı yapacak her firma alabildiğine desteklenmiştir. Çin'in üretim kapasitesi arttıkça ve her şeyi ihraç etme ihtiyaçları göz önüne alındığında, konteynerleri orada inşa etmek de mantıklı hale gelmiştir.Çin o zamandan beri pazar payını artırdı ve son 15 yıldır tamamen hakim durumda. Sadece CIMC, Dong Fang, CXIC Grubu üç Çinli konteyner imalatı yapan firma/fabrika küresel konteyner üretiminin %82'sini oluşturmaktadır.

Med Union Containers’in satırbaşları ile öyküsü

Çiğli- Sasalı’da kurulmuş ve zamanla faaileyetini durdurmuş olan Med Union Containers’i ben yanlış hatırlamıyorsam Kemal Çolakoğlu Bey ile gezmiştim.

Çolakoğlu Grubu -Çolakoğlu Holding adını kurucu ailenin soyadından almaktadır. Demir çelik, bankacılık ve enerji alanlarında faaliyet gösterir. 1945 yılında Mehmet Rüştü Çolakoğlu'nun girişimleriyle ile holdingin ilk işletmesi sayılabilecek çelik ticarethanesi ile faaliyetlerine başlaması ile kurulmuştur. 1960 yılında İstanbul Sütlüce'de ilk haddehanenin kurulmasıyla birlikte büyümesini sürdürmüştür. 1969 yılında Kocaeli Dilovası bölgesine taşınan Çolakoğlu Metalurji Türkiye'nin uluslararası piyasada faaliyet gösteren önemli demir çelik kuruluşlardan birisidir.

Enerji sektöründe toplam 570 megawatt kurulu gücü ile Türkiye'de en büyük özel sektör enerji üreticileri arasında bulunmaktadır. Grup ayrıca Türk Ekonomi Bankası'nın ana ortağı konumundaki TEB Holding A.Ş. 'de BNP Paribas ile birlikte büyük ortak konumundadır.[

 

Kayseri İli Kuru Yük Konteyneri Üretimi araştırması

T.C. Ticaret ve Sanayi Bakanlığı ORAN- Orta Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından 2021 Nisan ayında yayınlanmış “Kayseri İli Kuru Yük Konteyneri Üretimi” bir Öz Fizibilite Raporu bulunuyor.

Kayseri gibi Anadolu’nun ortasında bir sanayi şehrinde konteyner fabrikası planlamak bana ters gelse de, bu ön fizibilite raporu; “Kayseri ilinde konteyner üretim tesisi kurulmasının uygunluğunu tespit etmek, yatırımcılarda yatırım fikri oluşturmak ve ayrıntılı fizibilite çalışmalarına altlık oluşturmak üzere Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda faaliyet gösteren Orta Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından hazırlanmıştır.” denilmekte. Raporu internet üzerinde bütünüyle okumak mümkündür.

Konteynerle ilk olarak 1950'lerde malların taşınması sürecini iyileştirmek için icat edildi. Ürünler kullanılmadan önce farklı boyut ve malzemelere sahip çuval, kasa ve kutularda taşınıyordu. Standart boyut ve şeklin getirilmesiyle bu üniteler, malların daha düzenli ve verimli bir şekilde paketlenmesine ve tek seferde daha fazla malın taşınmasına olanak tanıdı. Ayrıca zamandan tasarruf etmek için farklı taşıma modları arasında daha kolay aktarılabilirler. Intermodal'ların nakliyesi de çok daha ucuz ve dolayısıyla nakliyeciler için de daha ucuzdur. Son olarak ve belki de en önemlisi, hırsızlık olasılığını azaltmak için kilitlenebilirler.

 

Shipping Containers üretimi yapan firmalar ve ülkeleri

Shipping Containers- Nakliye konteynerlerini üreten irili ufaklı yüzlerce firma var. Bunlardan en önemli olanlar ve en yüksek teu kapasitesinde imalat yapan firmalar şöyle;

  • Maersk - dünyanın en büyük nakliye/lojistik şirketlerinden biri olan Maersk aynı zamanda kendi konteynerlerini de üretiyor ve konteynerlerinin montajı Pakistan veya Hindistan'da yapılıyor. Maersk Container Industry (MCI) – genel merkezi Copenhagen, Denimarka.
  • Hyundai Merchant Marine - arabalarımızda ve diğer makinelerimizde bulunabilen popüler motorlarıyla da tanınan Güney Koreli bir nakliye şirketi. Hyundai Merchant Marine konteyner üretiyor. DCM Hyundai – genel merkezi Hindistan Faridabad.
  • TLS Offshore Containers International’in genel merkezi Singapore.
  • YMC Container Solutions – Genel merkezi East Yorkshire, İngiltere.
  • Cosco Shipping - Çin devletine ait bir nakliye şirketi olan Cosco Shipping, kendi konteynerlerin üretmektedir.
  • ONE - Japon konteyner armatörlük firmalarnın birleşmesinden oluşan bir Japon konteyner üretim markası veya fabrikası.
  • APM Terminals - Küresel bir liman ve terminal operatörü olan APM, aynı zamanda konteyner imalatı yapan çok güçlübir fabrikaya sahip bulunmakta.

Dünya genelinde Shipping Containers - Nakliye konteynerlerinin yaklaşık %85'i Çin'de üretilmektedir. En büyük on Shipping Containers- Nakliye konteyneri imalat şirketleri arasında ilk beşi Çin'dedir. Çin dünyanın en büyük iş gücüne sahip ve aynı zamanda en düşük işçilik maliyetleri olan bir ülke durumundadır ve kıyaslanamayacak kadar devlet desteğine sahiptir.

Konteyner gemileri, malların küresel olarak taşınmasında devrim yaratmıştır. Bu devasa gemiler, yükü konteynerlerle taşımak suretiyle uluslararası ticaretin vazgeçilmezi haline getiren pek çok avantaja sahiptirler.

 

Bir Maersk Shipping Containers gemisi ve Asya Port gece görünümü.

Fotoğraf:Doruk Production.

Konteyner gemilerinin en büyük avantajlarından biri, büyük miktarlarda yükü verimli bir şekilde ve fire vermeden taşıma yetenekleridir. Muazzam taşıma kapasiteleri sayesinde çok yüksek ölçek ekonomisi sağlamakta ve birim başına nakliye maliyetlerini azaltmaktdır. Üstelik konteynerizasyon, yükleme ve boşaltma sürecini basitleştirmiştir. Konteyner gemilerinin en büyük etkilerinden biri, küresel ticarette verimliliği artırma ve maliyetleri azaltma yetenekleridir. Konteynerler standart hale getirilerek konteyner gemilerinin limanlarda yüklenmesini ve boşaltılmasını güvenli hale getirmiş, yükün elleçlenmesinin olası şekilde en hızlı yapılmasını sağlamıştır. Böylece geri dönüş sürelerini önemli ölçüde azaltarak daha hızlı teslimata ve daha düşük nakliye maliyetleri elde edilmiştir. Tüm buradaki ana unsur “Konteyner”in kendisi olmaktadır.

 

Yıl:2003

Kemal Çolakoğlu, konteyner devi Çin’e kafa tutuyor

Dünya Gazetesi’nden Nurten Erk imzasıyla 24 Mart 2003 tarihinde Med Union Containers konusunda yayınlanmış makalenin başlığı “Çolakoğlu, konteyner devi Çin’e kafa tutuyor” ve şöyle devam ediyor; Konyeyner üreticisi Med Union Containers 'in kurucu ortağı Kemal Çolakoğlu, çivi pazarını bıraktığı Çinlilere bu alanda rakip oldu. Dünyada yıllık 1.5 milyon ton olan konteyner pazarında Çinlilerin haksız rekabetine karşı ayakta durduklarını söyleyen Çolakoğlu, en iyi müşterilerinin ABD ordusu olduğunu belirtti.

 

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Başkanı Kemal Çolakoğlu, 12 yıl önce Japonlar'ın önerisiyle girdiği konteyner sektöründe bugün Çin'e kafa tutabilen tek üretici konumunda. Çin Hükümeti'nin üreticilerine sağladığı ciddi sübvansiyon desteğine rağmen ayakta kaldığını vurgulayan Çolakoğlu, dünyadaki diğer üreticilerin son on yılda piyasadan çekilmek zorunda kaldığına dikkat çekiyor. Kemal Çolakoğlu, ‘‘Avrupa’ya olan yakınlığımız ve siparişleri onlardan çok daha hızlı karşılabilmemiz bizi Çinliler'e karşı avantajlı hale getiriyor. Kurulduğumuzdan bu yana Amerikan Ordusu'nun sürekli müşterimiz olması bizi ayakta tutuyor’’ diyor ve ekliyor: ‘‘Savaş nedeniyle Amerikan Ordusu'nun siparişlerinde bir artış yok. Zaten son on yıldır sattığımız konteynerlar yüzünden yenilerine ihtiyaç duyacağını da sanmıyorum.’’

 

Konteyner işine nasıl girdiniz?

- Çolakoğlu Grubu, benim kuzenlerimin. Onların Japon Mitsui ile demir çelikten dolayı ilişkileri vardı. Mitsui, ileride Avrupa'nın kaliteli bir konteyner üreticisine ihtiyacı olacağına inandığı Türkiye'de böyle bir yatırım önerdi. Biz de ağabeyimle birlikte çivi üretip ABD'ye ihraç ediyorduk. 1989'da ABD'ye ihracatta uygulanan sübvansiyon kalkınca piyasayı Çinliler'e bıraktık. Manisa'daki fabrikamız bir gecede işsiz kalmıştı. Biz de ne iş yapalım diye araştırırken kuzenlerim bu sektörü önerdi.

Dünyada hangi ülkelerde konteyner üretiliyor?

  • Med Union Containers, üretiminin tamamını ihraç ediyor. Şu anda üretim hattı açısından dünyanın en büyük üçüncü konteyner fabrikasıyız. Bu işe girdiğimiz yıllarda Tayvan, Kore, Endonezya, Singapur, Malezya, Hindistan ve İtalya da vardı. Bu ülkelerde konteyner üretimi kalmadı. Ancak son on yılda Çin'de 60'a yakın konteyner fabrikası kuruldu. Bugün en büyük rakibimiz Çin.

Taşımacılık sektöründe yılda kaç konteynere ihtiyaç oluyor?

  • Dünya taşımacılığında her yıl çok büyük miktarda konteynere ihtiyaç duyuluyor. Bugün dünyada dolaşan konteyner sayısı 10 milyon civarında. Bunun her yıl yaklaşık yüzde 10'u hurdaya çıkar, bir miktar da yeni satış talebi gelir. Yani her yıl yaklaşık 1.5 milyon konteynere ihtiyaç var. Biz bunun 50 bin adedine talibiz, gerisini Çin üretiyor.

 

Peki Çin bu pazarı nasıl ele geçirdi?

  • Uzakdoğu'daki krizle birlikte ihracat da düştü. Bu süreçte Çin'de üretilen konteynerlar yeni pazar bulamadı. Çin Hükümeti, Çinli üreticilere çok ciddi destekler sağladı, yüzde 25'e yakın sübvansiyon vermeye başladı. Gemiler de boşa çıktığı için o konteynerleri bu gemilere yükleyip Avrupa'ya göndermeye başladılar. Böylece Çin, bu pazarı ele geçirdi. Bize karşı haksız rekabet yapılıyor.

Turkon Line’nın New York’a sefer yapan ilk konteyner gemisi Mukaddes Kalkavan Ellis Island önünden seyrederken. Kaynak:Turkon arşivi.

Bu haksız rekabetin önlenmesi için ne yapılması gerekiyor?

  • Türkiye Gümrük Birliği ülkesi, üçüncü dünya ülkelerinin Gümrük Birliği sınırları içinde haksız rekabet yapamıyor olmaları gerek. Ama Avrupa buna ses çıkarmıyor, çünkü kendilerinin konteyner fabrikası yok. Hazır boş gelen konteynerları uygun fiyatla alıyor. Burada Türk Hükümeti'nin de bizim hakkımızı kollaması lazım. Türkiye GB'ye girerken bu mekanizmaları tam kuramadığımız için özellikle Çin ürünleri karşısında ayakta durmaya çalışıyoruz. Çin karşısında dünyada hayatta kalan ve dış pazarlarda hayat mücadelesi veren tek firmayız.

 

Çin karşısında daha ne kadar direnebileceğinizi düşünüyorsunuz?

  • Türkiye'de gerçekten krizlerle yaşamayı öğrendik. Bu bizim için bir hayat tarzı oldu. Çok ciddi kayıplarımız oldu, ama tüm sıkıntılara rağmen ayakta kalmayı öğrendik. Avrupa'nın siparişlerinde Çin'e karşı daha hızlı hareket edebilme avantajımızı kullanıyoruz. Amerikan Ordusu da sürekli müşterimiz. Bu konuda iddialıyız. Çinliler'i bu sektörde tek başına bırakmayacağız. Zaten Çin de artık Dünya Ticaret Örgütü'ne girdi, onlar için de pembe yıllar bitiyor. Çin pazarın o tarafında kalır, biz de bu tarafında, hayatımızı sürdürmeye devam ederiz. ABD Türkiye'ye anlayışla yaklaşmalı.

 

Irak Savaşı ile ortaya çıkan durumu nasıl görüyorsunuz?

  • Savaşı kimse arzu etmez, ama Türkiye'nin sınırlarında kaçınılmaz bir durum var. Türkiye bu savaşın içinde de, dışında da kalsa kaybı çok fazla. Sadece turizmdeki kayıp yüzde 60'a yaklaşıyor. İç piyasa kilitlendi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan Ortadoğu'ya yapılan ihracatın yüzde 50'den fazlası yok oldu. Zaten ekonomik krizden çıkma mücadelesi veren Türkiye'nin yapması gereken en önemli şey bugünkü ekonomik politikalara bağlı kalması. Türkiye bir başka krizi kaldırabilecek güçte değil. Çadır yerine konteyner.

Deprem sonrasında çadır yerine konteyner ev öneriniz ilgi görmedi mi?

  • Deprem sonrasında çok ciddi bir konut ihtiyacı doğdu. O dönemde Bayındırlık Bakanlığı prefabrik ev ihalesi açtı. Biz de bire bir prefabrik evlerin ölçüsünde teklif hazırladık. Bu konteyner evler, boyu 12 metre, eni 2.5 metre, 30 metrekarelik, tuvaleti, banyosu, mutfağı olan evlerdi. Prefabrik evler bir afet anında monte ediliyor. Bir konteyner evin maliyeti 5 bin dolara yakın. 

Amerikan ordusuna 10 yılda 8 bin konteyner sattı

Genellikle müşterileriniz kimler?

  • Bizim iki alıcımız var. Denizcilik ve leasing şirketleri. Leasing sirketleri de bizden alır, gemicilik şirketlerine lease eder. Üçüncü büyük müşterimiz ise Amerikan Ordusu. Son on yıldır Amerikan Ordusu'na toplam 8 bin konteyner verdik. Amerikan Ordusu'nun siparişi her yıl değişir.

 

Savaş nedeniyle Amerikan Ordusu'nun konteyner talebinde artış oldu mu?

  • Hayır, savaş yüzünden siparişlerde artış olmadı, çünkü inanıyorum ki son on yıl içinde Amerikan Ordusu'nun tüm konteyner ihtiyacını tamamladık. 1991'de Körfez Savaşı'nda bunu yaşadık. Savaş sonrasında konteyner ihtiyacı olur. Çünkü savaş sırasında kullanılan konteynerler savaş bölgesinde bırakılır, savaş sonrasında yeni ihtiyaçlar doğar.

Konteyner Sorunu Teşvikle Çözülecek

Pandemi koşullarında revize edilen 2020 yılı ihracat rakamı 165,9’luk hedefini aşarak, yılı 169,5 milyar dolarla kapattı. Bu dönemde yüksek navlun fiyatları, boş konteyner bulamama gibi sorunlar da yaşayan ihracatçılar, yılı verilen desteklerin de etkisiyle istediği ölçüde tamamlamayı bildi. 2020 yılı dış ticaret verilerinin açıklandığı toplantının ardından basın mensuplarıyla bir araya gelen Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, son aylarda yaşanan boş konteyner sorununa ilişkin çalışma yaptıklarını kaydetti. Pekcan “Türkiye’de dünya çapında prefabrik üreten firmalar var. Birkaç prefabrik imalatı yapan ve uluslararası düzeyde çalışan firmalarımızla da görüştüm. Konteyner ve vagon imalatlarını yapma konusunda çalışmalar yapıyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız ile konteyner ve vagon imalatlarında teşvik verme hususunda görüştük. Onlar da aynı fikirdeler. Piyasada bir arz eksikliği var. Bunu tamamlamamız lazım” diye konuştu.

Çoğu Çin’den ithal ediliyor

Türkiye’de bugün yerli yük konteyner üreticisi bulunmuyor. Türkiye’nin en büyük konteyner üreticisi olan Kemal Çolakoğlu 1990 yılında kurduğu Med Union Containers şirketi ile 2010 yılına kadar üretim yapmayı sürdürmüştü. Dünyanın en büyük üç üreticisinden biri olan şirket, yıllık 54 bin adet konteyner üretimi yapıyordu. Şirket kapandıktan sonra yıllar içerisinde yaşanan konteyner problemi bugün etkisini ciddi şekilde hissettirmeye başladı.

 

Türkiye’de kullanılan konteynerlerin büyük bölümü Çin’den ithal ediliyor. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın dile getirdiği yerli imalat konusuna prefabrik üreticileri de olumlu bakıyor. Ulaştığımız bilgilere göre, Türkiye’de şu an yaklaşık 100 adet prefabrik üreticisi bulunuyor. Üreticiler, yerli konteyner üretimi konusunda öncelikli olarak Ar-Ge çalışmalarının önemli olduğunu, gerekli teşviklerin verilmesi halinde üretim yapabileceklerini ifade ettiler.

 

Üretim zor değil ama...

Konteyner ticareti ve imalatının çoğunun Çin’de yapıldığını dile getiren Bakan Pekcan, konteyner bulabilen şanslı firmaların, ürünlerini gönderdiğini ama geri gelmediği için lojistik firmalara mal bedelini bile geçen çok ciddi demurajlar ödemek zorunda kaldıklarının altını çizdi. “Gemi geri gelmiyor, firmalar boş göndermek istemiyorlar” diyen Pekcan, “Konteyner lojistiği yapan firmalar da bu dönemi iyi yönetemediler. Pandemi şartlarında o esnekliği gösteremediler. Sadece Türkiye’de değil bütün dünyada konteyner eksikliği oldu. Konteyner üretmek zor değil. Bizde zaten dünya çapında prefabrik üreten, konteyner üreten firmalar var. Sadece basınç testi gibi önemli ürünlerin taşınmasıyla ilgili hidrolik testlerini geçmeleri gerekiyor. Test laboratuvarları yok. Üretimi yapan, o laboratuvarı da yapabilir” ifadelerini kullandı.

 

Tren yolunun devreye girmesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Bakan Pekcan, şöyle devam etti: “Ocak ayında iki tren yola çıkacak. Şubat ayından itibaren de sayısı artacak. Burada bizim ihracatçılarımızın Çin pazarını iyi tanıması, Çin’in alışkanlıkları iyi bilmesi lazım. 35-40 güne nazaran 13 günde sevkiyat yapılabiliyor olması büyük avantaj. Bir de bizim Uzakdoğu’ya deniz yoluyla 35-40 günde ulaşım, karayolu ile geçiş kotaları ve alınan ücretler nedeniyle navlunu çok pahalı hale getiriyordu. Tren yoluyla taşımacılık sayısı arttıkça gün sayıları da navlun da düşecektir. Çünkü burada rekabetçi olmamız için hem kaliteli üretim hem de navlunda daha avantajlı olmamız lazım. O zaman demiryolu ihracatçılarımız için avantajlı hale gelir. Çin zaten bizim hedef ülkelerimiz arasında. Çin’e yapılan ihracatlarda devlet desteklerimizi 5 puan daha fazla uyguluyoruz.”

 

Irak ile eskiye dönüş

Körfez ülkeleri ile yapılan ticareti değerlendiren Pekcan, Irak’ın bizim en büyük ticaret ortaklarımızdan biri olduğunu ancak yasak kararlarının ticaretimizi önemli ölçüde etkilediğini ifade etti. Hem Irak ziyaretinde hem de çeşitli şekillerde Irak Ticaret Bakanı’na, Başbakan’ına ve Cumhurbaşkanı’na bu durumu sıkça dile getirdiklerine değinen Pekcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu konuyu dile getirmeye devam edeceğiz. Amacımız Irak ile ticaretimizi eski rakamlara çekebilmek.

Ortadoğu bizim olmazsa olmaz pazarlarımızdan. Hem mal hem de hizmet ihracatında etkilendik. Katar’ın zaten bölge ülkelerle STA’ları var. GAFTA anlaşması var. Sınırların zaten kapalı olması anlaşılır değildi. Biz de memnuniyet duyuyoruz. Biz her zaman bölgeye, ticari ilişkilerimize, işbirliğimize, tarihi bağlarımıza önem verdik. Ticaretimizi aksatmaksızın sürdürme gayreti içinde olacağız. Bölge bizim en çok ihracat yaptığımız ülkeler arasında.”

 

Aşıya çok umut bağladık

Avrupa'nın bu kadar kapanmasının Türkiye’yi etkileyeceğine değinen Pekcan, şu bilgileri verdi: “Hedefimiz etkilenmeden bu işi nasıl yaparız yönünde. Pazar çeşitliliği yaratabilmek önemli. Anlık, dakikalık yaşıyoruz. Süreçler o kadar hızlı ilerliyor ki, bu aşıya çok umut bağladık. Aşının etkisinin tüm Avrupa'da ve Türkiye’de yayılmasıyla beraber normale döneceğimizi umut ediyoruz. Bu süreçte dijitalleşmede bir sinerji kazandık. Bütün kaynaklarımızı çok daha verimli kullanıyoruz. Aynı gün içinde üç ayrı uluslararası görüşme yapabiliyoruz. Ticaret müşavirlerimizle ülke bazlı görüşmeler yaptık. On bin iş insanımız katıldı. Ülke bazında sohbetler yapabiliyoruz. Bu durum bize zaman ve esneklik kazandırdı. Artılara bakarak odaklanmalıyız, hep eksilere bakarsak bir yere gelemeyiz.”

 

Prefabrik üreticileri üretime hazır

Konu hakkında görüşlerini medya ile paylaşan yerli prefabrik üreticileri teşvik verilmesi halinde üretime hazır olduklarını söylediler. Honka Türkiye & Fin Yapı Genel Müdürü Ramiz Aydın, yük konteynerinin Türkiye’de üretebileceğini söyledi. Önceliğin Ar-Ge çalışması olduğunu kaydeden Aydın, “Gerekli zaman ve teşvik verilirse biz yapabiliriz” dedi.

Türkiye’nin en büyük konteyner üreticisi olan Kemal Çolakoğlu, 10 yıl önce 900 çalışan ile 90 milyon dolarlık ihracat yaptıklarını söylerken “intermodal modelini bizden başka üretebilen yoktu. En önemli müşterimiz ABD ordusuydu. Çin’e kafa tutuyorduk. 2010 yılında şirketi kapatma kararı aldık. O dönemde yıllık 54 bin adet konteyner üretimi yapıyorduk. İhracatta sorun yaşanmıyordu. Belki AB üzerinden teşvik alabilseydik, bugün hala dünyanın en büyük üreticilerinden biri olabilirdik” diye konuştu.

 

İhracatçılara verilen destekler tabana yayıldı

İhracatçılara verilen desteklerin etki analizini yaptıklarını belirten Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, devletin kaynaklarının kısıtlı olduğunu, o yüzden bu kaynakları en doğru şekilde en doğru adrese kullanmak zorunda olduklarını açıkladı. Pekcan, şu bilgileri verdi: “Performans kriterleri getirdik.

Mesela Turquality desteklerinde, ülke bazında 5 yıl ile sınırladık. İkinci bir ülkede aynı markaya ikinci bir 5 yıl daha veriyoruz. Firmalar zaten 5 yıl boyunca ayakta kalamıyorsa performansları yeterli değil demektir sonucu çıkıyor. Ayrıca sanal ticaret heyetlerine, fuarlara, e-ticaret sitelerine destek verdik.

Buralarda ciddi katılımlar sağladık. 8 tane sanal fuarda 100 binin üzerinde katılımcı oldu. Sanal ticaret heyetimiz toplamda 43’ü buldu. 7 bin iş insanımızı bir araya getirdik. Bu konularda çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

 

Lojistik merkezleri e-ihracat yapan firmalar için fırsat olacak

Dijitalleşmeye büyük önem verdiklerine vurgu yapan Ruhsar Pekcan, e-ticaret sitelerine, e-ihracat eğitim çalışmalarını artırdıklarını, böylece kadın girişimcilere, KOBİ’lere, esnaflara önemli destek sağladıklarını söyledi. Pekcan, “ABD’de, Afrika, Avrupa’da Rusya’da çalışmalar yapıyoruz. TİM, TOBB, DEİK gibi kurumlarla görüşmeler yapıyoruz. Her birinin ayrı ayrı çalışması var.

Lojistik merkezleri açacağımız noktaları ülke bazında değil kıta bazında belirledik. İş konseylerimizden aldığımız verilere göre, herkes kendi başkanı olduğu ülkeye lojistik merkezi gelsin istiyor. Bizim önceliğimiz, ülkelerde en iyi altyapının nerelerde olduğu ve dağıtımda en uygun ülke neresidir şeklinde. Bunu çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor.”

Dünya Çapında Taşıma

Kemal Çolakoğlu’nun Turkish Daily News’da yeralmış bir açıklaması da mevcut. Bu söyleşi 2007 Kasım ayında yapılış. Söyleşi Serdar Alyamaç imzasını taşıyor.

Araştırmalar, satın alınan tüm öğelerin yaklaşık %90'ının bir konteynerin içinde bir yere taşındığını gösteriyor. Örneğin Çin’deki imalat sektöründeki büyümeyle birlikte bunlar küresel ekonominin tartışılmaz anahtarı olmakta. Araştırmalar ayrıca bugün dünyada bu sektörde yaklaşık 20 milyon kişinin bulunduğunu ve yılda 200 milyonun üzerinde sefer yapıldığını ortaya çıkardı.

Kısacası onlar olmasaydı dünyamız çok farklı bir yer olurdu.

Önde gelen isimlerinden, dünyanın en büyük üçüncü konteyner üreticisi Med Union’un kurucu ortağı ve yönetim kurulu üyesi Kemal Çolakoğlu, güç koşullarda da olsa dünya devi Çin’le rekabet ediyor.

1990’da faaliyete geçen Med Union’un kurucu ortağı ve yönetim kurulu üyesi Kemal Çolakoğlu şöyle diyor; "Dünyada dolaşımda olan konteyner sayısı yaklaşık 15 milyondur. Her sene yüzde 10 kadarı hurdaya çıkar. Dolayısıyla dünyada 1,5 milyon talep vardır. Biz sadece 50 binine talibiz. Çin’in dışındaki tek konteyner üreticisi biziz.

 

50 bin konteynerin 3 bin dolar civarındaki fiyatını düşünürseniz 150 milyon dolar ihracat kapasitesi var. Ama 1995’te baslayan Rusya krizi, Uzakdoğu’daki ihracatın düşmesiyle bütün konteyner fabrikaları kapandı, yahut Çin’e taşındı. Çin’de 60’a yakın konteyner fabrikası oluştu. Ama Çin’de başlayan rekabet bize göre haksız. Çünkü konteyner başına devletten destek var.”

Kapasitenin onda biri kadar üretim yaptıklarını belirten Kemal Çolakoğlu, “Konteynerin asıl alıcısı gemicilik şirketleri. Ama bir diğer alıcı da Amerikan ordusu. Amerikan yasaları müttefik olmayan ülkelerden silahlı kuvvetler icin mal alımını engellediğinden, konteynerlerini Çin yerine bizden alıyor. 5 bin konteyneri Amerikan ordusuna ve de bazen spot piyasadan gelen alıcılara üretiyoruz" diye konuştu.

 

Kapasite 5 bin olunca kendilerini çalışmıyor varsaydıklarını vurgulayan Çolakoğlu, çelik konstrükiüyona ağırlık verdiklerini, üç yıldır İstanbul’daki Marmaray’a üretim yaptıklarını söyledi...Konteynerden çıkmayı da düşünmüyoruz. Her şeye rağmen vazgeçmeyeceğiz. Kimseye öyle kolay kolay postu deldirmeyeceğiz”

Kemal Çolakoğlu’nun kimliği

TOBB Sanayi Odaları Konsey Başkanı Kemal Çolakoğlu, 1950 İzmir doğumlu. İzmir Türk Koleji'ni bitirdikten sonra, 1972 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi Metalurji Mühendisliği'nden mezun oldu. TPAO'da mühendis olarak çalıştıktan sonra 1973-1975 yılları arasında Döküm Sanayii'de Teknik Müdürlük yaptı. Ardından, ilk şirketi Plasmet'i kurdu. 1984-1988 arasında Ege Bölgesi Sanayi Odası'nda (EBSO) Demir Çelik Meslek Komitesi Başkanlığı görevini yürüttü. 1988'den bu yana EBSO Meclis Üyesi olan Çolakoğlu, 1997'den beri de EBSO Meclis Başkanlığı görevini sürdürüyor. Petkim Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı da yürüten Çolakoğlu, Ege Sanayici ve İşadamları Derneği Yüksek İstişare Konseyi Üyesi, Med Union Containers A.Ş'nin kurucu ortağı ve Yönetim Kurulu Üyesi.

Egiad - BDP International Lojistik Türkiye Deniz İthalat Müdürü Cem Çetik’in,2021 yılında yaptığı bir değerlendirme

Konteyner kıtlığı en iyimser tahminle 2021 yılının sonuna kadar devam edecek 40'lık Konteyner Karaborsa Denizyolu taşımacılığında son dönemde en büyük sıkıntı konteyner kıtlığı... Sektör global ekipman problemini çözmenin yollarını arıyor. Özellikle son 2-3 aydır Amerika hariç dünyanın her yerinde çok ciddi konteyner kıtlığı yaşanıyor. Bunun ana sebebi; Çin- Amerika arasında artan ticaret olduğunu belirten sektörün kanaat önderleri, Amerika’nın özellikle başta medikal ürünler olmak üzere Çin’den ithalatı ciddi bir artış göstermesi dikkat çekiyor. Çin - Amerika arasında artan bu ticaretin büyük bölümü 40HC konteynerler ile taşınıyor. Artan bu ticarete paralel olarak Çin- Amerika navlunları diğer bölgelere göre neredeyse 2 kat daha yüksek seviyeye ulaştı.

Durum böyle olunca armatörler 40hc konteynerlerin çok büyük bölümünü Çin’den Amerika’ya taşımayı tercih etmektedir. Ancak Çin’e olan 40hc konteyner dönüşü ihraç edilenin çok altında kalınca Çin’de gelen / giden ekipman dengesi bozuldu. Bu da dünya üzerinde domino etkisi yarattı.

Örneğin güncel olarak şu anda Çin’den Türkiye ve Avrupa’ya yeterli sayıda 40’lık konteyner sağlanamıyor. Bu durum özellikle hem Türk ithalatçılarının tedarik sürelerini uzatmakta hem de ihracatçıların konteyner bulamadığı için planlamalarını sekteye uğratmakta ve aynı şekilde teslim sürelerini geciktirmektedir. 40hc yokluğunda 40dc standart konteynere olan talep de artınca artık 40dc konteyner bulmak da zorlaşmış durumda ve yer problemleriyle birlikte yüklemeler 3-4 hafta sonraki gemilere planlanabilmektedir. Bu durum sadece birkaç hafta sürecek gibi görünmüyor.

İyimser olarak 2021 yılının ilk yarısı sonuna kadar devam edeceği öngörülmekte.

Armatörlerin uzun bir süre daha 40hc yüklemeler için öncelikleri Amerika olması beklenmektedir. Bu da Çin’den ithalat yapan firmaların 40hc yerine 40dc ya da 40 Non-operating reeferlar ile yüklemelerini bulabildikleri en erken gemiye vakit kaybetmeden organize etmesini gerektiriyor. Diğer taraftan Türkiye’deki ve Avrupa’daki ihracatçılar da 40hc bulmanın zor olduğu bu dönemde aynı stratejiyi izlemek zorunda kalacaklar.Bu zor dönemde en büyük sorumluluk armatörlerde olmaktadır.” (Kaynak: Egiad-YARIN, S.26, Yıl 2021)

Sonuç ve Soru; Türkiye’de konteyner fabrikası olabilir mi?

Vahap Munyar’a iletilen sorulardan biri şu idi; “Konteyner taşımacılığı, liman işletmeciliği ve kruvaziyer gemi sahipliğinde dünya devi olan MSC Group CEO’su Diego Aponte, kayınpederi olan Asyaport Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Soyuer’i aradı:

- Dünyada yaşanan konteyner sıkıntısını biliyorsunuz. Bizim için Türkiye’de yılda 500 bin konteyner üretecek şirket ya da şirketler bulunabilir mi?”

İkincisi soru da şu ; Med Union Containers AŞ’nin bir dünya konteyner üretim fabrikası olarak yoluna devam edebilmesi için, Türkiye’de metal sanayicileri, Türk Deniz Ticaret Odası ve

konteynerli taşıma yapan firmalar, Türk veya yabancı konteyner gemilerinden oluşan filoları olan armatörlük firmaları başta olmak üzere, yetkililer konu üzerinde değerlendirme yaparlar ve Çin’in dışında, Türkiye’de konteyner üretimi için bir çözüm düşünürler mi?

***

 

Bu yazı toplam 1246 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.