Türkiye Rusya çatışmasının tehlikeli senaryoları
A+A-
Suriye’deki iç savaşın NATO ile Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) arasında bir çatışmaya dönüşme olasılığı giderek artıyor. Rusya’nın kararlı ve önceden hazırlıklı stratejik hamleleri Ukrayna ve Suriye’de kalıcı bir kazanıma dönüşmüş durumda. ABD ve Avrupa’nın çekinik, kararsız ve korkak stratejilerinden doğan güç boşluğu Rusya tarafından başarıyla doldurulmuş bulunuyor. Ukrayna krizini başlatan ABD ve Batının Rusya’nın ambargo ile durdurulacağı hesapları devam ederken, İsrail ve Suudi Arabistan’ın telkinleri ile bu defa Suriye karıştırıldı. Yine pasif ve sadece bölgesel güçlere dayanan askeri stratejiler, kısa zamanda sonuç almaya yetmedi. Irak’taki küllerinden doğan IŞİD’in Suriye’ye girmesi durumu daha da karmaşıklaştırdı. Rusya bu fırsatı kaçırmadı. Libya’dan çıkarılan Rusya, Akdeniz’deki son tutunma noktası Suriye’yi de kaybetmeyi göze alamazdı ve almadı. Rusya’nın strateji uygulamadaki sürati, zamanlaması ve başarılı sonuçları çok önceden iyi bir hazırlık yaptığını göstermektedir. ABD ve NATO içindeki müttefiklerinin ise Rusya’ya karşı toplu bir karşı koyma iradesini gösterebilecekleri siyasi, askeri ve psikolojik güçten yoksun oldukları görülmektedir. Özetle Batının kararlı ve sürükleyici bir lidere ihtiyacı vardır. Rusya son yıllardaki girişimleri ile askeri gücünü siyasi hedeflere ulaşmada pervasızca kullanmaktadır. ABD ve Batının süratle ve caydırıcı önlemler almadığı takdirde kullanmaya da devam edeceği beklenmelidir.
ABD Askeri teknolojideki Üstünlüğünü Kaybediyor
Dünya askeri güç lideri ABD, Çin ve Rusya’nın askeri gücünü ileri teknoloji ile donatmaya başlaması ile üstünlüğünü kaybedebilir. Özellikle füze ve elektronik harp teknolojisinde makas kapanmak üzeredir. Çin havadan havaya füzelerde ABD’yi geçiyor. Karşı konulması imkânsız hipersonik hızda füzeler geliştiriyor. Rusya, elektronik harpte liderliği ele geçirdi. Ağustos ayında ABD Ordu elektronik harp bölümü eski komutanı, Rusların çevrimlerimize karşı yapacakları elektronik saldırılara karşı korumasız durumdayız ve onların saldırılarının ancak on birini durdurma olanağına sahibiz dedi. 2014 yılı başlarında ( Ukrayna Krizi sonrası) Pentagon, Rusya’nın Baltık ülkelerine karşı müdahalede bulunması halinde ABD ve NATO’nun savunma hareket tarzları için harp oyunu düzenledi. 8 farklı askeri timle 16 harp oyunu oynandı. ABD her seferinde kaybetti. Bu tatbikat ABD’nin Avrupa’daki kuvvetlerinin teknolojik olarak üstün olduğu düşüncesinin doğru olmadığını ispatladı.
Türkiye-Rusya Krizi ve NATO
Uçak düşürme olayı sonrasında Rusya’nın Türkiye’ye yönelik politika ve stratejileri düşmanca bir tutuma dönüşmüş durumda. PYD’nin Moskova’da büro açmasına izin vermesi, Ermenistan sınırında askeri yığınak yapması, Sivastopol deniz üssünün takviye edilmesi, Karadeniz donanmasının modernizasyonu, Suriye’deki hava savunma sistemini güçlendirmesi bunlardan öne çıkanlar. Türkiye’ye gelince siyasi ve askeri bir kuşatılmışlık yaşandığını söylemek abartı olmaz. PKK ile sürdürülen yurt içindeki mücadelenin başarıya ulaşmasını istemeyenler arasına Rusya’nın da katılması şaşırtıcı olmayacaktır. 1991’den bu yana 15 yıldır kuzey Irak’taki PKK’yı koruyup kollayanlar şimdi onu Türkiye’ye karşı siyasi baskı aracı olarak kullanıyorlar.
Rusya, Esad rejimine karşı olan tüm muhalifleri IŞİD ve El Nusra yanlısı olarak tanımladıklarını açıkladı. Böylece son dört senedir kimin kim için savaştığı belli olmayan silahlı gruplar hâkim güç Rusya tarafından ilan edildi.
Türkiye Suriye’ye Karadan Girmeli mi?
Bu sorunun tek bir cevabı var. Kesinlikle hayır. Çünkü siyasi hedefi olmayan tek taraflı askeri güç kullanılması boşa gidecek bir gayrettir. Türkiye’nin hâlihazır durumda tek yapması gereken sınırlarını koruması ve olası saldırılara karşı hazırlıklı olmasıdır. ABD’nin de Suudi Arabistan ile birlikte Türkiye’nin Suriye’de kara harekâtına yeşil ışık yakması son derece tehlikelidir. Bu harekât kime karşı yapılacaktır, hedef birlikler kimlerdir, sınırları nelerdir, hukuki gerekçesi nedir? Türkiye’nin ulusal çıkarları ve acil güvenlik ihtiyacı varsa, bunun tek hukuki yolu BM Sözleşmesinin 51. Maddesi gereğince kendini koruma hakkıdır. Böyle bir karar alınacaksa öncelikle Suriye’deki IŞİD hedeflerine değil, PKK’nın Kandil’deki üssüne yapılmalıdır. PKK’yı destekleyen bunca ülkenin açık ve dolaylı desteği varken, Türkiye’nin bu konuda başarılı olup olamayacağının da iyi hesaplanması lazım. Türkiye’yi cesaretlendirenler veya sözde destek verenlerin fazla güvenilir olmadıkları 1991’den bu yana meydana gelen olaylardan anlaşılmıştır.
Türkiye –Rusya Çatışma Senaryoları ve Sonuçlar
Her iki senaryo da Türkiye’nin Suriye’ye karadan müdahale ederek Rusya ile Suriye toprakları içinde çatışmaları esasına göre tasarlanmıştır.
Birinci Senaryo
Rusya ulusal çıkarları için gerekli gördüğü her zaman Türkiye ile bir çatışma başlatabilir. Bunun anlamı Rusya’nın NATO ile çatışmayı göze almasıdır. Ama Türkiye ulusal çıkarları gerekli olduğu zaman Rusya ile bir çatışma başlatabilir mi? Beka sorunu söz konusu olduğunda elbette yapabilir ve yapmalıdır. Ancak Beka dışında, kendince ulusal çıkar olarak değerlendirdiği hususlara NATO müttefiklerini de inandırması ve en azından siyasi desteğini alması gerekir. Aksi takdirde Rusya ile çatışmada yalnız kalabilir. Türkiye Rusya çatışmasında akıldan çıkarılmaması gereken en önemli ve hayati nokta, bu çatışmanın muhakkak bölgeye yayılacağıdır. Çünkü Türkiye boğazları kapatacak ve böylece Rusya’nın Karadeniz üzerinden Akdeniz’e ve bölgeye lojistik destek ve takviye yapma olanağı ortadan kalkacaktır. Rusya Karadeniz’e sıkışıp kalmayı göze alamayacağından, Suriye’deki Rusya Türkiye çatışmasının doğal olarak Türkiye’nin her yerine yayılması beklenmelidir. Bu durumda eğer ABD ve AB’nin Türkiye’nin geleceği ile ilgili başka plan ve projeleri yoksa NATO’nun ve ABD’nin Türkiye yanında yer alması gerekecektir. Aksi takdirde Türkiye ve Ortadoğu’nun tamamı Rusya’nın kontrolüne bırakılmış olacaktır.
İkinci Senaryo
Türkiye ile Rusya’nın Suriye’de fiili bir çatışmaya girmesi halinde; Rusya, Türkiye’nin boğazları kapatmasına rağmen, ABD ve NATO’yu karşısına almamak için çatışmayı Suriye topraklarında ve Türkiye’nin belirli bir sınır hattı boyunca sürdürmeyi seçebilir. Askeri hedefler için Hazar ve Karadeniz’deki gemilerinden atacağı balistik füzeleri kullanabilir. Takviyelerini ve lojistik desteğini uzun olmasına rağmen Kuzey Denizi ve Baltık üzerinden yapabilir. Acil ihtiyaçlarını hava yoluyla yapmaya çalışabilir. Bu durumda Esad güçleri ile birlikte, Türkiye’yi güney sınırları boyunca yıpratabilir. Böylece Türkiye’yi saldırgan durumuna düşürerek NATO üyelerinin çekimser kalmasını sağlayabilir. Bu destekle PYD, YPG ve PKK’nın bölgede dolaylı olarak güçlenmesine yardımcı olurken, Boğazları kapatan Türkiye’nin Montrö Sözleşmesini hatalı uyguladığını iddia edebilir.
Suriye Rus NATO’suna Girerse Ne Olur?
Rus NATO’su adı da verilen KGAÖ 2002 Ekim ayında kuruldu NATO gibi askeri bir ittifaktır. Üye devletler Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Rusya’dır. İmza atan ülkeler, başka herhangi bir askeri ittifak ya da ülkeler grubuna dâhil olamazlar. Aralık 2015’te Rus uçağı düşürüldüğünde KGAÖ Askeri Komitesi üyeleri Türkiye’yi kınamıştı. Görüldüğü üzere Rusya ve Ermenistan hariç diğer üye ülkeler Türkiye coğrafyasına çok uzak konumdadır. Rusya’nın Suriye’nin KGAÖ üyeliğini gündeme getirmesi, Rusya’ya karşı Ukrayna’da, Baltık’ta, Karadeniz’de veya Suriye’de bir NATO müdahalesinin gündeme gelmesi halinde savaşın büyük bir coğrafyaya yayılacağı mesajını vermektir. Diğer bir mesaj da tabii ki, Türkiye’yedir. Sınırdaş ülke olan Ermenistan olası bir Türkiye Rusya çatışmasında KGAÖ kuralları gereğince Rusya’nın yanında savaşa girecektir. Ama bu askerlerin çoğu Ermeni değil Rus askeri olacaktır. Çünkü Ermenistan, ekonomisinden, enerjisine, savunmasından ticaretine kadar Rusya’nın kontrolünde olan uydu bir devlettir.
Sonuç ve Öneriler
• Türkiye, dünyanın en güzel coğrafyasında en güzel bir yönetim sistemi içinde olan bir ülkedir. Bizim birinci önceliğimiz iç ve göçmenler nedeniyle sınır güvenliğidir.
• ABD ve diğer müttefiklerimizin 1991 Körfez Savaşı’ndan beri PKK ve Türkiye’nin sınır güvenliği sorunu hakkında Türkiye’yi suiistimal ettikleri açıkça ortadır. Bu nedenle Türkiye’nin ABD ve AB ilişkilerinin bu şekilde devam ettirilmemesi uygun olacaktır
• Ayrıca Türkiye NATO ilişkileri de gözden geçirilmelidir.
• Rusya’nın düşmanca tavırlardan vazgeçip Türkiye ile olan ilişkilerini düzeltmesi kendisi ve bölgenin geleceği açısından son derece önemlidir. ABD ve NATO’nun Rusya üzerindeki Sovyet döneminden kalma kadim hedef ve stratejileri değişmeyecektir.
• Türkiye siyasi bir açmaz ve askeri kuşatılmışlık içerisine düşmüş bir görüntü vermektedir. Bu durum, birlikte ortak bir mücadeleyi gerektirmektedir. Bu çerçevede politik ve stratejik açıdan dünyaya daha güçlü bir mesaj vermek maksadıyla, üç ana partinin müşterek bir hükümet kurmaları uygun olacaktır. Bölge istikrara kavuşuncaya ve Türkiye’nin güvenliği istenen düzeye gelinceye kadar görev yapacak böyle bir hükümet, Türk Kürt tüm yurttaşlara da büyük moral verecektir.
ViraHaber.com
ABD Askeri teknolojideki Üstünlüğünü Kaybediyor
Dünya askeri güç lideri ABD, Çin ve Rusya’nın askeri gücünü ileri teknoloji ile donatmaya başlaması ile üstünlüğünü kaybedebilir. Özellikle füze ve elektronik harp teknolojisinde makas kapanmak üzeredir. Çin havadan havaya füzelerde ABD’yi geçiyor. Karşı konulması imkânsız hipersonik hızda füzeler geliştiriyor. Rusya, elektronik harpte liderliği ele geçirdi. Ağustos ayında ABD Ordu elektronik harp bölümü eski komutanı, Rusların çevrimlerimize karşı yapacakları elektronik saldırılara karşı korumasız durumdayız ve onların saldırılarının ancak on birini durdurma olanağına sahibiz dedi. 2014 yılı başlarında ( Ukrayna Krizi sonrası) Pentagon, Rusya’nın Baltık ülkelerine karşı müdahalede bulunması halinde ABD ve NATO’nun savunma hareket tarzları için harp oyunu düzenledi. 8 farklı askeri timle 16 harp oyunu oynandı. ABD her seferinde kaybetti. Bu tatbikat ABD’nin Avrupa’daki kuvvetlerinin teknolojik olarak üstün olduğu düşüncesinin doğru olmadığını ispatladı.
Türkiye-Rusya Krizi ve NATO
Uçak düşürme olayı sonrasında Rusya’nın Türkiye’ye yönelik politika ve stratejileri düşmanca bir tutuma dönüşmüş durumda. PYD’nin Moskova’da büro açmasına izin vermesi, Ermenistan sınırında askeri yığınak yapması, Sivastopol deniz üssünün takviye edilmesi, Karadeniz donanmasının modernizasyonu, Suriye’deki hava savunma sistemini güçlendirmesi bunlardan öne çıkanlar. Türkiye’ye gelince siyasi ve askeri bir kuşatılmışlık yaşandığını söylemek abartı olmaz. PKK ile sürdürülen yurt içindeki mücadelenin başarıya ulaşmasını istemeyenler arasına Rusya’nın da katılması şaşırtıcı olmayacaktır. 1991’den bu yana 15 yıldır kuzey Irak’taki PKK’yı koruyup kollayanlar şimdi onu Türkiye’ye karşı siyasi baskı aracı olarak kullanıyorlar.
Rusya, Esad rejimine karşı olan tüm muhalifleri IŞİD ve El Nusra yanlısı olarak tanımladıklarını açıkladı. Böylece son dört senedir kimin kim için savaştığı belli olmayan silahlı gruplar hâkim güç Rusya tarafından ilan edildi.
Türkiye Suriye’ye Karadan Girmeli mi?
Bu sorunun tek bir cevabı var. Kesinlikle hayır. Çünkü siyasi hedefi olmayan tek taraflı askeri güç kullanılması boşa gidecek bir gayrettir. Türkiye’nin hâlihazır durumda tek yapması gereken sınırlarını koruması ve olası saldırılara karşı hazırlıklı olmasıdır. ABD’nin de Suudi Arabistan ile birlikte Türkiye’nin Suriye’de kara harekâtına yeşil ışık yakması son derece tehlikelidir. Bu harekât kime karşı yapılacaktır, hedef birlikler kimlerdir, sınırları nelerdir, hukuki gerekçesi nedir? Türkiye’nin ulusal çıkarları ve acil güvenlik ihtiyacı varsa, bunun tek hukuki yolu BM Sözleşmesinin 51. Maddesi gereğince kendini koruma hakkıdır. Böyle bir karar alınacaksa öncelikle Suriye’deki IŞİD hedeflerine değil, PKK’nın Kandil’deki üssüne yapılmalıdır. PKK’yı destekleyen bunca ülkenin açık ve dolaylı desteği varken, Türkiye’nin bu konuda başarılı olup olamayacağının da iyi hesaplanması lazım. Türkiye’yi cesaretlendirenler veya sözde destek verenlerin fazla güvenilir olmadıkları 1991’den bu yana meydana gelen olaylardan anlaşılmıştır.
Türkiye –Rusya Çatışma Senaryoları ve Sonuçlar
Her iki senaryo da Türkiye’nin Suriye’ye karadan müdahale ederek Rusya ile Suriye toprakları içinde çatışmaları esasına göre tasarlanmıştır.
Birinci Senaryo
Rusya ulusal çıkarları için gerekli gördüğü her zaman Türkiye ile bir çatışma başlatabilir. Bunun anlamı Rusya’nın NATO ile çatışmayı göze almasıdır. Ama Türkiye ulusal çıkarları gerekli olduğu zaman Rusya ile bir çatışma başlatabilir mi? Beka sorunu söz konusu olduğunda elbette yapabilir ve yapmalıdır. Ancak Beka dışında, kendince ulusal çıkar olarak değerlendirdiği hususlara NATO müttefiklerini de inandırması ve en azından siyasi desteğini alması gerekir. Aksi takdirde Rusya ile çatışmada yalnız kalabilir. Türkiye Rusya çatışmasında akıldan çıkarılmaması gereken en önemli ve hayati nokta, bu çatışmanın muhakkak bölgeye yayılacağıdır. Çünkü Türkiye boğazları kapatacak ve böylece Rusya’nın Karadeniz üzerinden Akdeniz’e ve bölgeye lojistik destek ve takviye yapma olanağı ortadan kalkacaktır. Rusya Karadeniz’e sıkışıp kalmayı göze alamayacağından, Suriye’deki Rusya Türkiye çatışmasının doğal olarak Türkiye’nin her yerine yayılması beklenmelidir. Bu durumda eğer ABD ve AB’nin Türkiye’nin geleceği ile ilgili başka plan ve projeleri yoksa NATO’nun ve ABD’nin Türkiye yanında yer alması gerekecektir. Aksi takdirde Türkiye ve Ortadoğu’nun tamamı Rusya’nın kontrolüne bırakılmış olacaktır.
İkinci Senaryo
Türkiye ile Rusya’nın Suriye’de fiili bir çatışmaya girmesi halinde; Rusya, Türkiye’nin boğazları kapatmasına rağmen, ABD ve NATO’yu karşısına almamak için çatışmayı Suriye topraklarında ve Türkiye’nin belirli bir sınır hattı boyunca sürdürmeyi seçebilir. Askeri hedefler için Hazar ve Karadeniz’deki gemilerinden atacağı balistik füzeleri kullanabilir. Takviyelerini ve lojistik desteğini uzun olmasına rağmen Kuzey Denizi ve Baltık üzerinden yapabilir. Acil ihtiyaçlarını hava yoluyla yapmaya çalışabilir. Bu durumda Esad güçleri ile birlikte, Türkiye’yi güney sınırları boyunca yıpratabilir. Böylece Türkiye’yi saldırgan durumuna düşürerek NATO üyelerinin çekimser kalmasını sağlayabilir. Bu destekle PYD, YPG ve PKK’nın bölgede dolaylı olarak güçlenmesine yardımcı olurken, Boğazları kapatan Türkiye’nin Montrö Sözleşmesini hatalı uyguladığını iddia edebilir.
Suriye Rus NATO’suna Girerse Ne Olur?
Rus NATO’su adı da verilen KGAÖ 2002 Ekim ayında kuruldu NATO gibi askeri bir ittifaktır. Üye devletler Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Rusya’dır. İmza atan ülkeler, başka herhangi bir askeri ittifak ya da ülkeler grubuna dâhil olamazlar. Aralık 2015’te Rus uçağı düşürüldüğünde KGAÖ Askeri Komitesi üyeleri Türkiye’yi kınamıştı. Görüldüğü üzere Rusya ve Ermenistan hariç diğer üye ülkeler Türkiye coğrafyasına çok uzak konumdadır. Rusya’nın Suriye’nin KGAÖ üyeliğini gündeme getirmesi, Rusya’ya karşı Ukrayna’da, Baltık’ta, Karadeniz’de veya Suriye’de bir NATO müdahalesinin gündeme gelmesi halinde savaşın büyük bir coğrafyaya yayılacağı mesajını vermektir. Diğer bir mesaj da tabii ki, Türkiye’yedir. Sınırdaş ülke olan Ermenistan olası bir Türkiye Rusya çatışmasında KGAÖ kuralları gereğince Rusya’nın yanında savaşa girecektir. Ama bu askerlerin çoğu Ermeni değil Rus askeri olacaktır. Çünkü Ermenistan, ekonomisinden, enerjisine, savunmasından ticaretine kadar Rusya’nın kontrolünde olan uydu bir devlettir.
Sonuç ve Öneriler
• Türkiye, dünyanın en güzel coğrafyasında en güzel bir yönetim sistemi içinde olan bir ülkedir. Bizim birinci önceliğimiz iç ve göçmenler nedeniyle sınır güvenliğidir.
• ABD ve diğer müttefiklerimizin 1991 Körfez Savaşı’ndan beri PKK ve Türkiye’nin sınır güvenliği sorunu hakkında Türkiye’yi suiistimal ettikleri açıkça ortadır. Bu nedenle Türkiye’nin ABD ve AB ilişkilerinin bu şekilde devam ettirilmemesi uygun olacaktır
• Ayrıca Türkiye NATO ilişkileri de gözden geçirilmelidir.
• Rusya’nın düşmanca tavırlardan vazgeçip Türkiye ile olan ilişkilerini düzeltmesi kendisi ve bölgenin geleceği açısından son derece önemlidir. ABD ve NATO’nun Rusya üzerindeki Sovyet döneminden kalma kadim hedef ve stratejileri değişmeyecektir.
• Türkiye siyasi bir açmaz ve askeri kuşatılmışlık içerisine düşmüş bir görüntü vermektedir. Bu durum, birlikte ortak bir mücadeleyi gerektirmektedir. Bu çerçevede politik ve stratejik açıdan dünyaya daha güçlü bir mesaj vermek maksadıyla, üç ana partinin müşterek bir hükümet kurmaları uygun olacaktır. Bölge istikrara kavuşuncaya ve Türkiye’nin güvenliği istenen düzeye gelinceye kadar görev yapacak böyle bir hükümet, Türk Kürt tüm yurttaşlara da büyük moral verecektir.
ViraHaber.com
Bu yazı toplam 293718 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.