Kaptanzâde Yekta Kaptan
Mazide kalmış yüzlerce Türk armatörünün öykülerini araştırırken, günümüzde bu ailelerin devamı olan torunlarına, akrabalarına ulaşmayı da başardım. Yıllarca biriken deneyimlerim bana birçok ailede elan muhafaza edilen birçok değerli evrak, sicil kaydı ve fotoğraflar gibi kaybolmaması gereken belgelerin, çoktandır Türkiye’de olmayan ve kıymeti de takdir edilmeyen Türk Deniz Ticareti Müzesi’ne kazandırılması yerine, kaybolmaya mahkum olduklarını gösterdi.. Üzülürüm..
Kaptanzâde Kaptan Yekta için de böyledir. Bu çalışmamda yeralan bazı kişisel belgeler ve fotoğraflar sadece benim ısrarlı çalışmalarım sonucu ulaşabildiğim torunu Mehmet Aktengiz’in lutfettiği belgelerin pdf olarak kopyalarıdır. Kendisine birkez daha teşekkür ederim.
Kaptanzâde (Kapudanzâde) ailesi Ahıskalı’dır. Ahıska’dan göç ederek Ordu’ya ve daha sonra İstanbul’da Rumelihisarı semtine yerleşmişlerdir. Kaptan Yekta Bey’in eşi Fatma Fehime Hanımdır. Remzi, Rasim ve Sezai adlarını verdikleri üç erkek evlatları olmuştur. Soyadı Kanunu’nun ilanından sonra aile “Aktengiz” soyadını almıştır. Torunu Mehmet Aktengiz’dir.
Kaptanzâde Kaptan Yekta Bey’in eşi Fatma Fahime Aktengiz ve küçük oğlu Sezai Kadir Aktengiz, Kaynak: Kaptan Yekta Bey’in Torunu Mehmet Aktengiz arşivi.
Kaptanzâde Sezai, Mete ailesinden Engin Mete’nin ablasıyla evlenmiştir.
Birzamanlar S.S Gemi Armatörleri Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Genel Müdürü olan Engin Mete, Kaptanzâde Yekta Bey’in üç gemisinin de kısa aralıklarla batmasından sonra, armatörlükten çekildiğini belirterek şöyle demişti; “Perşembe Pazarı’nda bir tornacı atölyesi açtı. Orada daha ziyade gemilere çalışırlardı. Küçük oğlu Sezai de iyi bir tornacı olarak yanında çalışmıştır.”
Tahlisiye Umum Müdürlüğü’nce Sefain, Acenta veya Kumpanyalara Verilen Abonman Karnesi –
Vapurun İsmi - Yekta;
Bandırası - Türk;
Tonilatosu 482.
Karne No.7;
1 Haziran 1932 tarihinden 31 Mayıs 1933 tarihine kadar bir sene muteber olan işbu karne Yekta Bey’e ita kılındı. Tahlisiye Umum Müdürü Osman.
Tarih: 2 Haziran 1932.
Kaynak - Ahmet Yekta Bey’in torunu Mehmet Aktengiz arşivi.
Bartın Ekspres Postası olarak tanınan “Yekta Vapurları”, bazı ilanlarında “Ahmet Yekta Vapurları” ve diğer bazı ilanlarında “K.Z.A. Yekta Vapurları” olarak yeralmaktadır. Yekta Vapurları filosundaki posta vapuru “İnönü 2” vapurudur ve “Muntazam Akçaşehir - Cide” hattında Sirkeci rıhtımından hareketle Akçaşehir, Alaplı, Ereğli, Zonguldak, Bartın, Amasra, Kuruca Şile ve Cide iskelelerine azimet ve avdet etmek suretiyle tarifeli seferler yapardı. Müracaat Mahalli: Eminönü İzmir Sokak No. 11., Ahmet Yekta İdarehanesi, Telefon: 1399 idi..
(Sağdan) Kaptan Yekta Bey’in ortanca oğlu Rasim ve büyük oğlu Halit Ramiz.
8 Şubat 1930 tarihli bir ilanda ise “Ahmet Yekta” imzasıyla “İstanbul Üçüncü Noteri Beyefendiye” hitaben şu yazılmıştır; “Efendim, mutasarrıfı (sahibi) olduğum İstanbul Liman Dairesinde mukayyet İnönü namındaki vapurun dört hisse itibarıyle üç hissesini dairenizden müsaade alarak musaddak senedat mucibince Kurucaşileli Topal Alizâde Murat ve İzzet Efendilere ve bir hissenin dahi mezkûr vapur kâtibi Ömer Beyzâde Reşat Bey’e satarak paralarını tamamen almış ve vapuru teslim etmiş olduğumdan keyfiyetin alâkadarlarının malûmu olmak üzere Vilayet ve Cumhuriyet Gazeteleriyle ilanını rica ederim efendim. Eminönü’nde İzmir Sokağında 11 Numarada mukim (oturmakta olan) Kaptanzâde Ahmet Yekta Bey.”
Bu ilanla İnönü vapurunun Kurucaşileli Topal Alizâde Murat ve İzzet’e ve Ömer Beyzâde Reşat Bey’e satıldığını öğreniyor ki, geminin yeni sahipleri de yeni armatörler olmaktadır.
23 Mart 1930 tarihli bir ilanda “Ahmet Yekta Vapurları” olarak 1200 tonluk azami sürati 12 mil olan Yekta vapuru’nun Kabataş önünden hareketle Ereğli ve Zonguldak iskelelerine yük ve yolcu kabul edeceği duyurulmaktadır. Müracaat adresi: Eminönü İzmir Sokak No. 10, Ahmet Yekta İdarehanesi, Telefon:1399’dur.
22 Nisan 1930 ve 1930 yılı boyunca gazetelerde yeralan ilanlarda “Kapudanzâde Ahmet Yekta Vapurları” ilanları görülmektedir. Bu ilanlardan birkısmı “Yekta” vapuru’na aittir. Yekta vapuru Sirkeci Şimendifer iskelesinden hareketle Zonguldak seferi yapmaktadır. Yük ve Yolcu için Müracaat Mahalli : Eminönü İzmir Sokak No. 11., Ahmet Yekta İdarehanesi, Telefon:1399’dur.
Kaptan Zâde Ahmet Yekta Vaporları İdaresi Makbuzu (Bilet); Makbuz üzerinde; Vapurun İsmi, Yolcunun adedi, Mevki, Güverte, Ekrâp(Varılacak) olunan iskele, Gideceği İskele gibi bilgi satırları vardır. Makbuzun (Bilet) arkasında elyazısıyla “Yekta Bey’den kâffei matlubumu aldım aldım.Hiçbir şekilde alacağım kalmadı. Sabık ateşçilerden Mehmet. Tarih: 13 Kasım 1935 yazılıdır. Kaynak - Ahmet Yekta Bey’in torunu Mehmet Aktengiz arşivi.
S.S Ordu vapuru. Kaynak - Ahmet Yekta Bey’in torunu Mehmet Aktengiz arşivi.
S.S Ordu - (Ex - Barnessmore; Ex - Essere Djidid ; Ex - Julia, Ex - Valetta; Ex - Marie Louise; Ex - Messoud; Ex - Torgout; Ex - Ticaret)
1535 grt. olan “Barnessmore” Thomas Royden & Sons, River Mersey Liverpool tersanesinde 1880 yılında inşa edildi. Tam boy 259.1 ft., Kaimeler arası genişlik 33.9 ft, Derinlik17.9 ft. idi. 2 genişlemeli 163 nhp güç üreten buhar makinesine sahipti.
• 1930 yılına kadar eldeğiştirerek; “Essere Djidid”, “Julia”, “Valetta”, “Marie Louise”, “Messoud”, “Torgout” ve “Ticaret” adlarını aldı.
• 1930 yılında Kırzâde Şevki & Co.’ya satıldı ve gemiye “Ordu” adı verildi.
• 1931’de Yektazâde Ahmet Yekta Bey’e satıldı ve geminin adı değiştirilmedi.
• 1933’de Ziraat Bankası yedd-i eminliğinde Kalkavanzâde Rıza Bey işletmesine devredildi.
• 1935’de yeniden Kalkavanzâde Rıza Bey ve Yekta Bey ortaklığına devredildi.
• 1938’de bir başka gemiyle çarpışma sonucu battı.
Lloyd’s Register kayıtlarında görülen “Essere Djidid” adı, “Eser-i Cedid” gibi de okunmakta olduğundan, hayli dikkat çekici bir soruya neden olmuştur!
2 Şubat 1934 tarihli haberde Yektazâde Hasan Rıza Bey’e ait “Ordu” vapurunun köprünün açık bulunduğu sırada Haliç’e girmek isterken sulara kapılarak Köprü’ye çarpmak üzereyken geminin süvarisi demir attırmış, fakat köprünün altından geçen elektrik ve telefon kablolarını parçaladığından firma aleyhine soruşturma başlatılmıştır. 11 Mart 1935’de Ereğli limanında hakim olan sert hava yüzünden kömür almak için bekleyen Ordu vapuru sürüklenerek Kabasakal Kumluğu mevkiinde karaya oturmuştur.
Armatör Hasan Rıza tarafından satın alınan “Ordu” vapuru 23 Ekim 1937’de Boğaz’daki akıntılara yenik düşerek, çok hızlı şekilde batmıştır. Geminin maruz kaldığı facia hakkında yapılan açıklamada Geminin süvarisi Süleyman Kaptan şunları söylemiştir; “2000 ton kömür yüklü olarak evvelki gece demirli olduğumuz Beşiktaş İskelesi önünden hareket ettik. Esasen 6 - 7 milden fazla sürat yapamayan gemi bir müddet ilerledi, fakat anafor sulardan çıkamayarak şiddetli akıntılara kapıldı. Ancak 6 mil sürat yapıyorduk ki süratle akan sulara kapıldık ve önümüzde demirli olan Hamidiye okul gemisine çarpmak üzere hızla sürüklendiğimizi dehşetle gördük. Birdenbire gemiye Tam Yol emrini vererek felaketten kurtulmak istedikse de, Ordu kazan dairesiyle makine dairesi hizasından Hamidiye’nin baştarafına bindirdi.”
Faciayı hafif ay ışığı altında seyredenler feryatlar, canhıraş haykırışlar duymuşlardır. Ordu vapuru süratle batmıştır! Facia akabinde Hamidiye Mektep Gemisi’nden atılan halatlar ve denize indirilen motörlerle denizde çabalayan kazazedeler kurtarılmaya çalışılmış, o civarda demirde yatan ve limana ziyaret amacıyla gelmiş bulunan Yunan Averof zırhlısı ile civardaki motorlar ve gemiler yardıma koşmuşlardır.
Batan gemiden kurtarılanlar geminin süvarisi Süleyman Kaptan, İkinci süvari Remzi Kaptan, Birinci Çarkçı İbrahim Hasan, İkinci Çarkçı Osman Hurşid, Makine Lostromosu Cemalettin, Güverte Lostromosu Osman Kemal, Makine Yağcısı Necib Mehmed, Güverte Serdümeni Dursun Ali, Mustafa Hüseyin, Ateşçi Mehmed Mustafa, Ahmed Zekeriyya, Ahmed Kerim, Mustafa Abdullah, Kömürcü Mustafa Sefer, Kamarot Ahmed Mustafa ile gemi aşçısı Recep’in karısı Seniye ve çocukları Yılmaz ve Neş’e’den ibarettir. Geminin ahçısının maalesef gemiden çıkamayarak boğulduğu anlaşılmaktadır. Şilep batarken kendini denize atan geminin süvarisi Süleyman Mahmud Kaptan motörle kurtarılarak Hamidiye kruvazörüne çıkartılmıştır. Faciadan aklını kaybettiği görülen Kaptan bir süre konuşamamış, daha sonra saçma sapan sözler söylemeye başlamıştır.
Batan Ordu vapuru 1880 yılında inşa edildiğine göre, 56 yaşında bulunuyordu! Vakayı müteakip tevkif edilen ve sonra serbest bırakılan geminin süvarisi Süleyman Mahmud Kaptan’ın mahkemesi uzun süre devam etmiştir.
.jpg)












